Türkiye İşçi Partisi (TİP) Tarihi, Kuruluşu, Neden Kapatıldı, Hakkında Bilgi

Türkiye İŞÇİ PARTİSİ Siyasi parti (kuruluşu: 13 şubat 1961; kapatılışı; 21 temmuz 1971).

Türkiye’de sol eğilimli oyları sosyalist bir partiye çevirme denemeleri, Cumhuriyet döneminin başlarında resmî Türkiye Komünist Fırkası (1920), gizli Türkiye Komünist Fırkası (1920), Halk İştirakiyun Partisi (1920) ve Müstakil Sosyalist Partisi (1922) gibi girişimlerle yapılmış, bunlardan sonraki ciddî çalışmalara ise ancak çok partili siyasî hayata geçiş dönemi olan 1945’ten sonra rastlanmıştır.

1961 Anayasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra, yeni girişimler için hemen hazırlıklara başlandığı görüldü. Çalışmaları yürütenlerin çoğu 1920’lerden, hattâ daha öncelerden başlayarak sol görüşleriyle tanınmış kimselerdi. Bunlardan ayrı olarak 1961’de 12 sendikacı, bir siyasî parti kurmak için biraraya geldiler; Şaban Yıldız (Tekstil-İş), Kemal Sülker (Maden -İş), Rıza Kuas (Lastik-İş), İbrahim Güzelce (Basın-İş), İbrahim Denizcier (Müskirat-İş), Adnan Ardan (Maden-İş), Avni Erakalın (Tekstil-İş), Kemal Nebioğlu (Gıda-İş), Hüseyin Uslubaş (Tütün Sanayii-İş), Ahmet Muslu (Çikolata Sanayii-İş), Salih Özkarabay (Basın-İş), Saffet Öksüzoğlu (İlâç Sanayii-İş).

13 şubat 1961’de Türkiye İşçi Partisi’nin kurulduğu açıklandı. Genel başkanı Avni Erakalın olan partinin programında, işçi sınıfının tarihsel ve demokratik öncülüğünde, kapitalist olmayan bir düzen içinde kalkınma öngörülüyor, emeğin sömürülmesine kesinlikle karşı çıkılacağı belirtiliyor, İktisadî ve sosyal yapının köklü dönüşümlerle değiştirileceği ileri sürülüyor, hızlı kalkınmaya öncelik verileceği kaydedilirken özel kesimin genel plana bağlı yararlı bir kesim haline getirileceği görüşüne yer veriliyordu. Partinin siyasî sloganları arasında Türkiye’nin bağımsızlığı ön plana çıkarılmış, emperyalist güçlerin anlaşmalara dayalı müdahalelerine olanak sağlayan NATO, CENTO ve benzeri uluslararası kuruluşlara cephe alınmıştı.

Başkan değiştirme
Türkiye İşçi Partisi 1961 seçimleri öncesinde kurulmuştu, ama ilgilendiği çevrelere sesini duyuramıyordu. Hattâ o yıl yapılan seçimlere partinin genel başkanı Y.T.P. adayı olarak girmişti.

Bunun üzerine partinin kurucusu olan sendikacılar biraraya gelerek, yeni bir atılım yapmanın yollarını aradılar. Bulunan çare genel başkanın görevden uzaklaştırılması ve yerine sol mücadelede isim yapmış kişilerden, İstanbul Hukuk Fakültesi eski öğretim üyesi Mehmet Ali Aybar’ın getirilmesiydi.

Aybar, T.İ.P.’in liderliğini, tüzükte bazı değişiklikler yapılması kaydıyle kabul etti. Yeni lider adayı, İşçi Partisi’nin işçiyi eğitici ve bu kitleyle onun doğal çevresini oluşturan toplumsal grubu iktidara hazırlayıcı nitelik kazanması gerektiğine inanıyordu. O nedenle de işe başlarken gerçekleştirilen tüzük değişikliklerinden biri partiden genel sekreterliğin ikiye çıkarılması, bunlardan birinin işçi, öbürünün de aydın kesiminden olması idi. Tüzüğün başka yapısal hükümlerinde de buna benzer değişiklikler yapıldı. Bu arada örgütlenme işine hız verilerek bilinçli bir sosyalist kitle oluşturulması yoluna gidildi. İşçi Partisi 1965 seçimlerine Aybar’ın liderliğinde ve Çetin Altan, Yaşar Kemal gibi yazarların kadro elemanları olarak, bazı aydınların da gönüllü çabalarıyle, toplumun tümüne değil de, doğrudan doğruya kendi safında görmek ve desteğini almak istediği sosyal tabakalara hitap ederek girdi, sonunda da Parlamento’ya 15 milletvekili sokmayı başardı. Bu sonuçta, seçim öncesinde adaylıkların yüzde 51    işçi ve yüzde 49 aydın olarak dağıtılmasının yarattığı kırgınlığın olumsuz, seçimde milli bakiye sisteminin uygulanmasının da olumlu etkileri vardı.

Parlamento’da yeni ses

İşçi Partisi’nin küçük kadrosu dört yıl boyunca (1965-1969) Parlamento’da hemen bütün konuları parti programı ve bunun dayalı olduğu İktisadî ve siyasî görüş açısından değerlendirerek, alışılmışın dışında ve dikkatle izlenen bir muhalefet yaptı. Arada, Seçim Kanunu’ndan milli bakiye sistemi çıkarılmıştı; T.İ.P., 1969 seçimlerinde Parlamento’ya yalnız lider Aybar’ı sokabildi. Parti içinde solun yorumu konusunda, öncülüğünü lider Mehmet Ali Aybar ile karşı taraf olarak Behice Boran ve Sadun Aren’in yaptığı bir görüş ayrılığı belirmişti. Tartışmada Mehmet Ali Aybar, sovyet ordularının Çekoslovakya’ya girişini kınamış ve güleryüzlü sosyalizm özleminden bahsetmiş, karşısına geçenler ise Çekoslovakya’ya yapılan müdahalenin sosyalizmin bütünlüğünü ve geleceğini hedef aldığını öne sürerek Aybar’ı kınamışlardı. Zamanla bu görüş ayrılığı karşılıklı eleştiri halini aldı ve 1968 yılı sonlarında partide bölünmeye yol açtı; 1969 sonunda Mehmet Ali Aybar genel başkanlıktan istifa etmek zorunda kaldı, Aybar’ın yerini kısa sürelerle Mehmet Ali Aslan ve Saban Yıldız aldı; 1970 sonunda genel başkanlığa seçilen ve Türkiye’de ilk kadın parti lideri olan Behice Boran ise tutuklandığı 26 mayıs 1971 tarihine kadar işbaşında’ kaldı. Behice Boran’ın tutuklanmasından partinin Anayasa Mahkemesi kararıyle kapatılmasına kadar (1968’de başlayan öğrenci hareketlerinin bazı üyeler yönünden parti ile ilişkili görünmesi T.İ.P. hakkında Anayasa Mahkemesi’nce kovuşturma yapılmasına yol açmıştı. Bu kovuşturma 21 temmuz 1971’de partinin kapatılmasıyle sonuçlandı) genel başkanlık görevini, başkan vekili olarak Şaban Yıldız yürüttü.

Daha yeni Daha eski