CHARDIN, Jean-Baptiste-Simeon (1699-1779)
Fransız, ressam. Genellikle natürmortlar, ev içi görüntüleri, günlük işleriyle uğraşan insan resimleri ve portreler yapmıştır.
2 Kasım 1699’da Paris’te doğdu, 6 Aralık 1779’da aynı kentte öldü. Küçük yaşta babasının yanında çalışmaya başladı. 18 yaşında “tarihsel resimler” yapan ressam Haillet de Cajez’nin yanma girdi. Geleneğe göre bir süre onun yapıtlarını kopya etti. Bazı kaynaklarda babasının San Luke Akademisi’ne girmesini sağladığı belirtilirse de, Akademi’nin belgelerinde adı geçmemektedir. Chardin’i Cajez’nin yanındaki sıkıcı ortamdan ressam Nicholas Coypel kurtardı. Portrelerindeki bazı ayrıntıları yardımcılarına ve çıraklarına yaptıran Coypel, Chardin’den, resimlerinden birindeki bir tüfeği çok gerçekçi bir biçimde canlandırmasını istedi. Sonuçtan memnun kalınca da onu Fontainblcau’daki duvar resimlerinin onaranında çalışan ressam J.B.Van Loo’ya salık verdi. O günlerde, babasının doktor olan bir arkadaşı için hazırladığı tabela, Chardin’e ün getirdi. Büyük boyutlu bir tahta üstündeki bu tabelada, tıp mesleğini temsil eden araçlar yerine, doktoru, düelloda yaralanmış bir adamın yarasını büyük bir kalabalığın ortasında tedavi ederken gösteren bir resim yer alıyordu.
1728’de çeşitli natürmortlardan oluşan resimlerini genç ressamların açık hava sergisinde sergiledi. Bunlar arasındaki Kalkan Balığı ve Büfe adlı yapıtlarıyla 23 Eylül 1728’de Academıe Royal de Peinture et de Sculpture’e (Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi) üye kabul edildi. 1731’de evlendi. Oğlu Pierre Jean da sonradan ressam oldu.
1730’lu yılların başında Chardin’in üslubunda büyük bir değişiklik oldu. Hollandalı Teniers’inkilere benzeyen bu dönem resimlerinde, tekniği daha da olgunlaştı. Resmin anlatım öğelerini gözardı eden ve ayrıntıdan kaçınan tutumuyla Chardin, La Nain Kardeşler ve Pieter de Hooch’un düzeyinde bir üslup geliştirdi. Çamaşırcı Kadm ve Sabun Köpüğü adlı yapıtları bu yeni üslubun örnekleridir.
1737’de sergilenen yapıtlarının büyük bir başarı ve hayranlık kazanması üstüne Chardin, konularını bir süre için yalnızca ev içi sahneleri ile sınırladı, bu konuları pek çok kez yineledi. Kirazlı Kız, Hancı Yamağı, Mutfak Hizmetçisi, Pazar Dönüşü bu tür resimlerinin en ilginçlerindendir.
Chardin’in resimleri giderek koleksiyoncular tarafından toplanmaya başladı. 1740’ta Versailles’da XV.Louis’ye takdim edilişi sırasında gösterdiği Zera-fet we Çalışkan Anne adlı yapıtları kral tarafından satın alındı. Gravürcülerin onun yapıtlarını baskı yoluyla çoğaltıp satmaları da Chardin’in ününün yayılmasında etkili oldu.
Chardin 1755’te Akademi saymanlığına atandı. Daha sonra Kral Louis ona Saray’da bir daire verdi. Bu arada çok az sayıda resim yaptı. Ama 1765’te Sanatların Simgeleri, Müziğin Simgelen ve Bilimin Simgelen adlı yapıtları sergilenince gene büyük bir başarı kazandı.
1765’ten sonra sağlığı iyice kötüleşti. Gözlerinin giderek zayıflaması yüzünden yağlıboya kullanamaz duruma gelince pastelle çalışmaya başladı. Bu dönemde yaptığı portreler en başarılı yapıtları arasında yer alır.
Chardin çağdaşları içinde ayrı yeri olan bir sanatçıdır. O çağda gelişmekte olan Fransız orta sınıfının sıradan ve günlük uğraşlarını resimlerinde ustaca yansıtmıştır. Konularım kendi çevresinden, Paris halkının yaşamından almıştır. Her konuyu işlenebilir kabul etmiştir. Bu nedenle, oldukça etkilendiği Watteau ve izleyicilerinin yapıtlarında görülen aşırı incelik duygusu onun resimlerinde yoktur. Gözün gördüğünün ötesinde bir şeyler vermeye ya da konularına yorum getirmeye çalışmamıştır. Sanatının bir kaynağı dal7.yyHollanda’sının Janr(Tür)resimleri ve natürmortlarıdır.
Chardin gelmiş geçmiş en büyük natürmort ustalarından biri olarak nitelenebilir. Yalınlıktan yana olması ve büyük gözlem gücü, onun bu alanda büyük bir başarı elde etmesine neden olmuştur. Chardin’in bu konudaki bir başka yeniliği de genellikle büyük kompozisyonların içinde ikinci, hatta üçüncü derecede bir resim öğesi olarak ele alınagelen natürmortu, bağımsız, başlı başına bir resim türü durumuna getirmesidir. Gerçi kimi Ispanyol sanatçılar daha önce kendi başma resim değeri taşıyan natürmortlar yapmışlardı. Ancak Chardin’e bu konuda ayrı bir yer kazandıran özellik, resimlerinde neredeyse elle dokunulabilir gibi bir görsellik yaratması ve ışığa kişisellik kazandırmasıdır. Bunu, nesnelerin geometrik örgüsünü, resim yüzeyindeki homojen bir renk sistemi ve fırça kullanımı ile bütünleştirmekle sağlamıştır. Nesnelerin kendi renklerini elde etmek, için boyayı düz yüzeyler halinde sürerek kullanmamış, aynı İzlenimciler (Empresyonistler) gibi palette karıştırmadan doğrudan doğruya fırça vuruşlarıyla tuvalde yan yana getirdiği renklerin, uzaktan bakıldığında sağladığı bireşim etkisinden yararlanmıştır. Onun, biçimin gerçekliğini ışığın bütünleyiciliğiyle, maddenin gerçekliğini de kalın hamur halinde (imposto) sürdüğü boyayla vurgulaması, daha sonraki dönemlerin sanatçılarını etkileyen en önemli niteliklerindendir.
Chardin’in karşıtları bu özellikleri göremedikleri için, onu resimlerini bitirmemekle, kesin olmayan bir teknik kullanmakla ve sıradan konular işlemekle suçlamışlardır. Oysa Chardin, Fragonard’la birlikte, 18.yy’da modern bir teknik anlayışına ulaşan az sayıdaki sanatçılardan biri olmuştur.
• YAPITLAR (başlıca) Kalkan Balığı, 1728, Louvre, Paris; Büfe, 1728, Louvre, Paris; Mektubu Mühürleyen Kadın, 1733, Devlet Müzesi, Berlin; Sabun Köpüğü, 1733, Louvre, Paris, Kirazlı Kız, 1738; Hancı Yamağı, 1738; Mutfak Hizmetçisi, 1738, Hunterian Müzesi, Glasgow; Pazar Dönüşü, 1738, Louvre, Paris; Zerafet, 1740, Louvre, Paris; Yemek Duası, 1740, Louvre, Paris; Çalışkan Anne, 1740, Louvre, Paris; Sabah Tuvaleti, 1741, Ulusal Müze, Stockholm; Özel Yaşamın Eğlenceleri, 1743, Louvre, Paris; Sanatların Simgeleri, 1765; Müziğin Simgeleri, 1765, Louvre, Paris; Bilimin Simgeleri, 1765; Kendi Portresi, 1771, Louvre, Paris.
• KAYNAKLAR: H.E.A.Furst, Chardin and his Times, 1907; G.Wildenstein, Chardin: Biographie et catalogue critiques, 1933.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi