Sinemada Gerçeküstücülük

Sinemada Gerçeküstücülük

Gerçeküstücülük (Sürrealizm) 1920’lerde Fransa’da plastik sanatlarda ortaya çıkan bir akımdır. Akımın sözcüsü A.Breton ‘unkuramı büyük ölçüde gerçekdışının, akıldışımn (irratio-nal) gerçekliğine, olayların akışındaki mantık bağının koparılmasına, rüyaların önemine ve cinsel anarşinin (l’amour fou) büyüsüne dayalıydı.

Sinema Gerçeküstücülük’e çok çekici gelen bir anlatım aracıydı. Bir yandan fotoğraf gerçeküstücü fantezilerin en aşırısına bile bir “gerçeğe benzerlik” niteliği kazandırırken sinemanın kurguyla sağlanan bölüklü yapısı da en akıl almaz olay örgüsünü bile kurmayı mümkün kılıyordu.

Gerçeküstücü sanatçılar önceleri kendi aralarında deneysel nitelikli çalışmalar yaptılar, ilk gerçeküstücü film 1928 tarihli, Germaine Dulac’ın La Coquılle et le Clergyman (“Deniz Kabuğu ve Rahip”) adlı denemesidir. Grup aynca Luis Bunuel’in Bir Endülüs Köpeği (1928) ve Altın Çağ (1930) filmlerini de büyük bir coşkuyla desteklemiştir. Gerçeküstücü denemeler yapan öteki sanatçılar arasında Man Ray ve Jacques Brunius gibileri vardır.

Sinemadaki tek sürekli temsilcileri Bunuel olan Gerçeküstücü grubun ilkelerini benimseyen ti-
cari sinema örnekleri arasında Marc Kardeşler’ in çılgın güldürülerini, Hitchcock ’un alaylı kara filmlerini, Mae West filmlerinin alaylı cinselliğini, Jean Cocteau’nun -Gerçeküstücüler tarafından ısrarla reddedilmiş olsa da- mitolojiden kaynaklanan fantezileri vardır. Örneğin Marc Kardeşlerin güldürülerindeki kimi sahneler birbirleriyle ilintisiz nesne, kişi, olay ve durumların en akılalmaz biçimlerde bir araya getirilmesinden kaynaklanan bir gerçeküstücü tad getirirler. Dört kardeşin deliliğe varan espri anlayışları da aynı etkiyi verecek biçimde kullanılmıştır. Gerçeküstücülüğü olduğu gibi sinemaya aktarma çabalarına bir örnek ise Hitchcock’un Spellbound filminde Salvador Dali tarafından hazırlanan rüya bölümüdür. Cocteau ise bu kadar biçimsel olmamakla birlikte Gerçeküstücülük’ün özünden çok dekoruyla ilgilenmesi açısından soy bir Gerçeküstücü sayılmaz. Günümüze yaklaştıkça gerçeküstücülüğün sinemada ana bir izlek olmaktan çok yan izleklerden biri durumuna düştüğü görülür. Türk sinemasında gerçeküstücülük pek az filmde yer almıştır, ilk akla gelen örnekler arasında Alp Zeki Heper’in Soluk Gecenin Aşk Hikâyeleri filmi, Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı ve Atıf Yılmaz’ın Kalbe Vuran Düşman gibi filmlerinin bazı bölümleri vardır.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski