SENUSİ, Muhammed b. Ali (1787-1859) Cezayir asıllı Libyalı din adamı. Senusiye tarikatının kurucusudur.
Cezayir’de Mustaganem yakınındaki Turş köyünde doğdu, 7 Eylül 1859’da Libya’da Jagbub’da öldü. Tam adı es-Seyyid Muhammed b.Ali es-Senusi el-Hattabi el-İdrisi el-Hasani’ydi.Zayni Berberileri’ndendi. Fas’ta dini öğrenim gördü. Bu sırada, tasavvufa yönelerek Ticani tarikatına girdi. Otuz yaşlarında iken, hac için Mekke’ye doğru yola çıktı. Mehmed Ali Paşa’nın yenilik hareketlerine tanık olduğu Mısır’da bir süre kaldı. El-Ezher Camii’ne girme isteği geri çevrildiğinden, yolculuğunu sürdürdü. Hicaz’da altı yıl kaldıktan sonra yeniden doğduğu yere döndü.
1833’te ikinci kez Mekke’ye gitti. Orada Şazeliye tarikatının Hadıriye kolu şeyhlerinden Seyyid Ahmed b.Idris el-Fasi’nin etkisi altına girdi. Onunla birlikte Yemen’e gidip dört yıl burada kaldı. el-Fasi’nin ölümü üzerine Mekke yakınındaki Ebu Kubays Dağı’na çekilip kendi adıyla yeni bir tarikat kurdu. Başta Mehdiye ve İdrisiye tarikatları olmak üzere çok değişik kaynaklardan esinlenen bu yeni tarikat, özellikle Hicaz Bedevileri arasında yaygınlık kazandı. 1841’de Hicaz’dan ayrılıp Mısır’a gitti. 1843’te Sire-nayka platosunun ortasında el-Beyda zaviyesini kurdu. 1846’da yeniden Mekke’ye gidip 1853’e değin orada kaldı. 1855’te azat edilen tutsakların yaşadığı Jagbub vahasında yeni bir zaviye kurdu ve ertesi yıl burayı tarikatın merkezi haline getirdi. Daha sonra kervan yollarını izleyerek güneye doğru yeni zaviyeler açtı. Öldüğünde yerine büyük oğlu Seyyid Muhammed el-Mehdi geçti.
Daha çok kırsal kesimde gelişen ve aşiretler üstü bir konumda kalmaya özen gösteren Senusiye tarikatı, ihvan (kardeş) adı verilen müritler aracılığıyla Sirenayka aşiretlerini kaynaştıran bir güç haline geldi. Halktan alman zekât, armağan ve bağışların yanı sıra, 200.000 hektarı bulan tarikat toprakları üzerinde yarı-göçebe Bedeviler’i ortakçı olarak çalıştırarak geçimlerini sağlayan zaviyeler şeyh ailesine son derece bağlı ve yaygın bir örgütlenmenin dayanağı oldu. Böylelikle Senusi ailesi büyük bir iktisadi güç ve toplumsal nüfuz elde etti. Tarikatın sonradan yapılan her türlü eklemelerden arınarak İslam’ın aslına dönmeyi amaçlayan ve aşırı bir sofuluğa varmaksızın sade bir yaşam ve tapınma biçimi öngören ilkeleri, saf bir inanca sahip olan çöl insanları arasında kolayca yayılma ortamı buldu.
Türk Ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi