Cambridge Okulu
İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde A. Marshall ve A.C. Pigou geleneğine karşın, II. Dünya Savaşı ’ndan sonra, başını Joan Robinson, N. Kaldor, L. Pasinetti, P. Sraffa’nın çektiği bir grup Cambridge Üniversitesi iktisatçısı, neo-klasik iktisada ve bu akımın başlıca temsilcisi olarak gördükleri Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) P. Samuelson ve R. Soloıv’un çalışmalarına karşı çıktılar ve bir yandan Keynes’in, diğer yandan Ricardo9 ve Marx’ın düşüncelerine dayanan görüşler geliştirdiler. Bu görüşler bütünü “Cambridge Okulu” öğretisini oluşturmaktadır. Görüşlerin kalıplaşmasına ve “sermaye (kuramı) tartışması” denen tartışmanın başlamasına Joan Robinson’ un 1953’te Review of Economic Studies dergisinde yayımlanan “The Production Function and the Theory of Capital” (“Üretim Fonksiyonu ve Sermaye Kuramı”) adlı makalesi öncülük etti. Günümüze değin uzayan tartışmada, tartışmaya katılanlar, karşı tartışmacının öne sürdüğü kanıtlan genellikle önemsiz buldular ya da tartışma tekniğini onaylamadılar.
Cambridge Okulu’tıa bağlı iktisatçılara göre bir iktisadi model, saf iktisadi etmenler kadar tarihsel, sosyolojik, psikolojik kavram ve olaylan da içermelidir. Bir kuramın, tarihin her dönemi için geçerliymiş gibi sunulması kabul edilemez. Onlara göre, neo-klasik iktisatçılann önemle üzerinde durduklan mikroekonomik yaklaşıma oranla makroekonomik yaklaşıma öncelik verilmelidir. Kâr haddiyle sermaye yoğunluğu arasında fonksiyonel bir bağıntı bulunduğu görüşü ve mikro düzeyde vanlan sonuçlardan makro sonuçlara atlanması doğru değildir. Örneğin Cobb-Douglas tipi toplam bir üretim fonksiyonu, uygulamada, bu fonksiyonun çıkarıldığı mikro fonksiyonlarla uyuşmaz. Joan Robinson,1956’da yayımladığı The Accmnulation of Capital’da (“Sermaye Birikimi”)zamanın belli bir anında faydalanılabilir yalnızca bir tekniğin bulunduğu bir modelden yararlanır. Cambridge Okulu düşünürlerine göre göreli faktör fiyatlarıyla göreli marjinal ürün hasılatları arasında bağıntı kuran neo-klasik marjinal verimlilik kuramı ve buna dayanan gelir bölüşümü kuramı, üretim faktörlerinin toplam gelir içindeki paylan konusunda hiçbir bilgi vermediği için makro düzeyde faktör paylan ancak makroekonomik bir model yardımıyla açıklanabilir.
Cambridge Okulu’na bağlı iktisatçılann Keynes’i izlemelerine karşın, geliştirdikleri faktör paylannı belirleyici büyüme modeli tam istihdam varsayımına dayanmaktadır. (Örneğin Kalecki-Kaldor tipi modelde, bütün ücretlerin tüketime harcanması varsayımı altında kâr haddini, emeğin dönem başına artış haddi ile kârlann tasarrufa aynlan yüzdesi belirlemektedir). Oysa Keynes yaklaşımında ekonomi genellikle eksik istihdam durumundadır ve harekete geçirici güç yatınmdır. Neo-klasik kuramda ise ekonominin tam istihdamda olduğu varsayılır, büyümeyi belirleyen etmen yatmmdan çok tasarruftur.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi