İBN BATTUTA (1304-1369) Faslı gezgin. Zamanındaki İslam ülkelerinin çoğunu gezmiş, bu yerlere ilişkin önemli bir gezi kitabı yazmıştır.
24 Şubat 1304’te Fas’ın Tanca kentinde doğdu, aynı yerde öldü. Gerçek adı Muhammed b. Abdullah’ tır. İbn Battuta aile adıdır. Ailesi Fas’ta ve İspanya’da bazı kadılıkları geleneksel olarak elinde tutmuştu. İbn Battuta, dinsel konularda eğitim gördü. 1354’e kadar sürecek olan gezileri, 13 Haziran 1325’te, Hac’a gitmek amacı ile Tanca’dan ayrılmasıyla başladı. Kuzey Afrika yolu ile Mısır’a ulaştı. Yukarı Mısır’dan geçen geleneksel Hac yolu yerine, Suriye ve Şam’dan yola çıkan kervanlara katıldı. Kasım 1326’da Mekke’ den ayrıldı. Huzistan, Fars, Cebel, Tebriz, Samarra, Musul yörelerini dolaşarak Bağdat’a gitti. 1330’a değin Mekke’de kalarak dinsel çalışmalarını sürdürdü ve Hac ziyaretlerinde bulundu. İbn Battuta, gezdiği ülkelerde din adamları, evliyalar ve şeyhlerle ilişki kurarak gittiği ülkelerin tarihini yazmayı amaçladı. Üçüncü gezisinde, Kızıldeniz kıyılarını Yemen’e kadar izledi. Aden’e geçti ve Doğu Afrika’daki Müslüman ticaret merkezlerini gördü. Arabistan Yarımadası’nın güneydoğu kıyılarını izleyerek Umman’a uğradı. Basra körfezinde karaya çıktı. 1332’de Mekke’ye giderek bir kez daha hacı oldu. Daha sonra Mısır’a ve Suriye-Lazkiye’den deniz yolu ile Anadolu’ya gitti.
Anadolu gezisi
Alanya’da karaya çıkan İbn Battuta, Karamanoğlu Yusuf Bey tarafından kabul edildi ve kendisine değerli armağanlar verildi. Antalya ve yöresine egemen olan Tekeoğlu Hızır Bey’i hasta yatağında ziyaret etti. Burdur-Isparta-Eğridir-Gölhisar-Karaağaç yolundan Denizli’ye vardı. Eğridir’de Dündar Bey’in oğlu Ebu İshak, Denizli’de ise İnanç Bey egemen idiler. Muğla ve Milas’ı da görüp, Konya’ya gitti. Konya Kadısı İbn Kalemşah’ın evinde konuk oldu. Karamanlı Beyliği’nin o zamanki başkenti Larende’de (Karaman) Karaman Beyi Bedreddin b.Karaman tarafından ağırlandı. İlhanlı topraklarına girerek, Aksaray-Niğde-Kayseri yolu ile Sivas’a vardı. Sivas, İlhanh valisi, Alaeddin Eretna’nın başkenti idi. Amasya-Gümüşhane-Erzincan yolu ile Erzurum’a varan İbn Battuta daha sonra bir Batı Anadolu kasabası olan Birgi’ye gittiğini söylemekte, aradaki kentlerden bahsetmemektedir. Tire-Efes yolu ile İzmir’e geçen ve Aydınoğlu Ömer Bey’in konuğu olan İbn Battuta, Kuzey’e yönelerek, Manisa-Bergama-Bahkesir yolu ile, Osmanlı Beyliği’nin başkenti Bursa’ya vardı. İbn Battuta, İznik’te Orhan Bey’i gördüğünü söylemektedir. Ona göre, Orhan Bey, var olan Türk beylerinin en güçlüsüydü. Kalelerinin sayısının 100’ü bulduğunu belirtmekte, sürekli olarak gaza ile uğraştığını söylemektedir. Sakarya ırmağını geçerek Yenice’ye (Taraklı) varan İbn Battuta, Safranbolu üzerinden Kastamonu’ya ulaştı. Sinop’ta Kınm’a gitmek için bir gemi kiraladı. Kerç’te Kırım’a ayak bastı. İbn Battuta, Anadolu’da gittiği her yerde esnafın birlik ve dayanışma örgütü olan Ahilik’e bağlı kişilerce karşılanmış ve ağırlanmıştır. Kitabında Ahiler ve Ahilik hakkında çok değerli bilgiler vermektedir. Beylikler dönemi Anadolu’su ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ait verdiği bilgiler de önem taşır.
Altın Orda Hanı Özbek Han’ın, Kafkaslar’daki karargâhını ziyaret eden İbn Battuta, Volga kıyısındaki büyük Bulgar kentini de görme olanağı buldu. Bir Bizans prensesi olan Özbek’in eşlerinden birisinin İstanbul’a bir gezi yapmak istemesi üzerine, Özbek Han İbn Battuta’dan eşi ile birlikte gitmesini istedi.
İbn Battuta İstanbul’da imparator III.Andronikos ve eski imparator II.Andronikos ile görüştü. İbn Battuta’nın İstanbul gezisinin tarihinde önemli kronoloji yanlışlıklan vardır. Özbek Han’ın Saray-Berke’deki başkentine döndükten sonra, Hindistan yolculuğunu karadan yapmaya karar vererek, Harezm bozkırlarından geçerek, Buhara’ya ulaştı. Burada din uluları hakkında bilgiler topladı. Horasan’ı da gezdikten sonra, Hindikuş Dağları’nı geçerek, Eylül 1333’te İndus Vadisi’ne ulaştı.
Hindistan gezisi
Hindistan İbn Battuta için özel bir önem taşır. Yapıtının üçte birinde kendisine ilginç gelen Hindistan’ın görenekleri, kurumlan, ürünleri ve halkı anlatılmaktadır. Delhi’ye vardığında Sultan Muhammed Tuğluk tarafından kabul edildi ve Delhi’ye Maliki mezhebi kadısı oldu. Muhammed Tuğluk ile arası bozulunca, kırsal bölgelere kaçarak canını kurtardı. Kısa bir süre sonra da affedilerek Çin’e gidecek bir elçiler kurulunun başına getirildi. Orta Hindistan’dan geçerek, Malabar kıyısına indiyse de Çin’e gidecek gemilerin bir fırtınada zarar görmesi üzerine, bir süre Malabar Sultanlığı’nda kaldı. İbn Battuta’nın Maldiv Adaları’na gitmesi ile beşinci gezisi başlamış oldu. 18 ay Maldiv Adaları’nda kadılık yaptı. Seylan Adası’na giderek, Serendip tepesinde, Adem peygambere ait olduğu söylenen ayak izini ziyaret etti. Yeniden Malabar kıyısına gitti, oradan Maldivler’e geri döndü. Burada iken Çin’e gitmeye karar verdi. Yelken açmak için elverişli mevsimi beklerken, Bengal ve Assam’a bir gezi yaptı. Sumarta Adası’na gittiğinde, adanın Müslüman sultani, kendisine Çin’e gitmek için bir gemi verdi. Zaytun (Chin-Chiang) limanına ulaşan İbn Battuta, Kanton ve Hanbalık’ı da (Pekin) gördü. Moğol hakanı kent dışında olduğu için görüşemedi. Çin’de iç çarpışmaların sürmesi dolayısıyla, Nisan-Mayıs 1347’de Arabistan’a dönüş yolculuğuna başladı. Sumatra ve Malabar üzerinden Dofar, Umman ve Güney İran yolu ile Bağdat’a gitti. 1348’de Suriye’ye geçti. Suriye’de büyük can kaybına neden olan veba salgınına tanık oldu. Mısır’a geçip son kez hacı olmak için Mekke’ye gitti. İskenderiye’ye geri dönmesi ile yedinci yolculuğu başladı. Bir katalan gemisi ile 1349 Mayısı’nda Tunus’a geçti. Önce Sardinya Adası’na, sonra da Cezayir’e gitti. Kasım 1349’da Fas kentine geldi. Fas’ta kısa bir süre kaldıktan sonra Cebelitarık Boğazı’nı geçerek İspanya’ya gitti. Granada Krallığı’ m ziyaret ederek Fas’a döndü. Şubat 1352’de sekizinci gezisine Nijer kıyılarındaki Mandingo Müslüman zenci devletini görmek amacı ile başladı. Büyük Sahra’yı geçerek Mali’ye ulaştı. Aralık 1353’te Tuareg ülkesini geçerek Fas’a döndü. İbn Battuta’nın 75000 mil tutan gezileri böylece son bulmuş oldu.
Kitabın yazımı
İbn Battuta yaşamının kalan yıllarını Fas’ın çeşitli kentlerinde kadılık yaparak geçirdi. Gezileri sırasında yalnızca notlar almış, bunları bir kitap durumuna getirmemişti. Marini Sultam Ebu İnan’m isteği üzerine gezileri sırasında gördüklerini, İbn Cuzayy adlı bir bilim adamına yazdırmaya başladı. Tuhfetü’n-Nüzzar fi Garaibü’l-Emsar ve Acaibü’l-Esfar adını taşıyan ve kısaca seyahatname olarak bilinen yapıtın yazımı 9 Aralık 1357’de bitti. İbn Cuzayy’ın edebi üslubu ve yaptığı ekler yapıtta anlatım farklılıklarına yol açtı. İbn Battuta kaybettiği notlara ait bölümleri belleğinden tamamladığı için bazı açık kronoloji yanlışlıkları ve anlatımda eksik yerler ortaya çıktı. Yapıt, İbn Battuta henüz yaşarken bile kuşku ile karşılandı. Tüm bunlara karşın, özellikle Anadolu Beylikleri, Hindistan ve Nijer kıyısındaki Mandingo Krallığı için birinci derece bir kaynak niteliği taşır ve bu ülkeler insanlarının toplumsal yaşamı, gelenek ve görenekleri konusunda geniş bilgi verir.
• YAPITLAR (başlıca): Voyages d’İbn Batoutah. Texte Arabe, accompagne d’une traduction, (ö.s.), M.C.Defre-mery ve B.R.Sanguinetti (yay.), 4 cilt, 1853-1858, Seyahat-name-i İbn Battuta, 2 cilt, 1917-1919, (yeni harflerle; İbn Battuta Seyahatnamesi, 1983).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi