KRAUSE, Kari Christian Friedrich (1781-1832) Alman, düşünür. Tümtanrıcılık ve Tanrıcılık’ı birleştiren bir görüş geliştirmiştir.
6 Mayıs 1781’de Thüringen’deki Eisenberg’de doğdu, 27 Eylül 1832’de Münih’te öldü. Jena Üniversitesi’nde Fichte ve Schelling’in öğrencisi oldu. 1802’de doçent sanını aldı. Bir süre üniversiteden ayrı kaldıktan sonra 1823’te Berlin Üniversitesi’ne doçent olarak girdi. 1824’te Göttingen’e yerleşti, ancak Paris Devrim Komitesi ile ilişki kurduğu suçlamasıyla kentten sürüldü. Münih’e sığındı. Yıllar sonra, profesörlüğü onaylandığı sırada öldü.
Krause’nin düşüncelerinde Kant ve Fichte’nin etkisi görülür. Ancak o, daha çok tinselci ve gizemcidir. Tümtanrıcılık ve Tanrıcılık’ı birleştirerek, Pa-nentheismus adını verdiği bir düşünce ortaya attı. Bu düşünceye göre, Saltık Bir ya da Tanrı, tüm dünyayı kaplamakla birlikte, ondan doğmamıştır, o saltık, gerçek ve özdür. Felsefenin ereği de bu özü kavramaktır. Us ve doğa, Tanrı’dan kaynaklanır. İnsanlık bu ikisinin bir bireşimidir, insanlık da dünya da, Tanrı’nın kendini ortaya koyuşudur. Anlık ve gövde ise akıl ve doğa gibi, birleşerek insanı oluşturur. Gövdeler doğanın, anlıklar ise usun bölümleridir. İnsan, bu birleşimin tek ürünü değildir. Hayvanlar ve canlılar da bu biçimde ortaya çıkmıştır. İnsan bu iki temel öğenin en üstün olanlarının bireşimidir, insan tinleri ölümsüzdür ve sayıları değişmez. Bu nedenle insanlık bu tümlüğünü korur.
Krause’ye göre istenç duyarlık ve anlığa egemendir. Tinin, bir işlevi olarak, Ben’in kendini belirlemesini sağlar. İstencin en son ereği, iyinin yasasını gerçekleştirmektir. İnsan istenç, duygu ve düşünce yetileri ile, tanrısal varoluşun kesinliğine ulaşır. İnsanın gerçekleştirmesi gereken tanrısal yaşama benzer bir yaşamdır. Tanrısal iyi ile içsel bir bütünlüğü amaçlamak, ahlakın ve dinlerin temelidir. Kişi, bütünün bir bölümü olduğundan, bu bütünlüğe yalnız başına ulaşmaz. Toplum ve kurumlan bu gereksinmeyi karşılamak içindir.
Ona göre, insanlığın gelişimi üç aşamalıdır. Bütünlük evresinde birey bütüne bağlı, onunla uyumludur. Benlik aşamasındaysa, kendi kimliğini belirlemek için bütünle çelişkiye düşer. Kötülükler bu evrenin ürünüdürler. Üçüncü aşamada, belirlenmiş ben ve bütün yeniden bir uyum sağlarlar.
• YAPITLAR (başlıca): D as Urbild der Menschheit, 1812, (“İnsanlığın Özü”); Abriss des Systems der Philosopbie, 3 cilt, 1825-1828, (“Felsefe Dizgesinin Temeli”); Rechtsphi-losophie, 1829, (“Hukuk Felsefesi”); Vorlesungen über die Grundmahrheiten der Wissenschaft, 1829, (“Bilimin Temel Gerçekleri Üzerine Düşünceler”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi