DELACROIX, Ferdinand Victor Eugene (1798-1863) Fransız, ressam. Romantizm akımının en büyük temsilcisidir.
26 Nisan 1798’de Charenton-Saint-Maurice’de doğdu, 13 Ağustos 1863’te Paris’te öldü. Yasal babası Charles Constant Delacroix, Fransız Devrimi’ne katılmış, siyasal ve diplomatik görevlerde bulunmuş bir öğretmendi. Gerçek babasının ise ünlü Fransız devlet adamıTallegrand olduğu sanılmaktadır. İkisi arasındaki aşırı benzerlik, ayrıca yapıtlarının sürekli olarak devlet tarafından satın alınması ve kendisine pek çok sipariş verilmesi bu ilişkinin bir kanıtı olarak gösterilmektedir.
Delacroix 1815’te, akademik bir ressam olan Pierre Guerin’in atölyesine girdi. Burada sanatına hayranlık duyduğu Theodore Gericault ile tanıştı. 1822’de Dante’nin Çığlığı adlı yapıtıyla Salon Sergisi’ ne katıldı ve büyük bir başarı kazandı. Daha sonra katıldığı çeşitli Salon sergilerinde de bu başarısını sürdürdü. 1825’te Ingiltere’ye gitti; renkçilikleriyle ünlü Ingiliz ressamlarını inceledi.
1830 Devrimi’yle Delacroix’nm koruyucuları iş başına geldi; Tallegrand da bunlardan biriydi. Delac-roix 1832’de Fas’a giden diplomatik Fransız kuruluna ataşe olarak katıldı. İspanya ve Cezayir’i de görmek olanağını bulduğu bu geziden çok etkilendi.1833-1854 arasında Bourbon, Louvre ve Luxembourg gibi Paris saraylarının çeşitli bölümlerini süsledi. 1857’de Akademi üyeliğine seçildi.
Delacroix konu olarak Dante, Shakespeare ve Byron gibi şairlerin yapıtlarına, tarihsel olaylara, Fas ve Cezayir Arapları’nm yaşamlarına büyük ilgi duymuş, bu konuları işlediği resimlerinde özellikle büyük bir başarı göstermiştir.
Daha 24 yaşındayken yaptığı Dante’nin Çığlığı, ünlü şairin ilahi Komedya’sının 8. bölümünden esinlenmiştir. Dante’nin Cehennem’den geçişini betimler. Bazı figürler, üslubuyla Delacroix’yı etkileyen Michelangelo’nun Son Yargı’sından alınmıştır. Renk açısından Gericault’un etkilerini de taşır.
Delacroix’nm bunu izleyen Sakız Adası Katliamı adlı ünlü yapıtı, 1822’de Sakız Adası’ndaki Osmanlı birliklerine saldıran Yunanlılar’ı konu alır. Bu olay o günlerdeki Yunan bağımsızlık savaşından çok etkilenen Avrupa’da büyük bir ilgi uyandırmıştır. Ancak resim, yansıttığı dehşet havası yüzünden tepki uyandırmış, eleştirmenler ve aydınlar arasında tartışma konusu olmuştur. Bu yapıt dramatik ve duygusal havası, hareketli deseni, hızlı fırça vuruşları ve saf renkleriyle Delacroix’nm klasik gelenekten ayrılışına işaret eder.
Delacroix’nm dehşet verici konulara duyduğu aşırı ilgi, Byron’un bir şiirinden esinlenerek yaptığı Sardanapal’m Ölümü’nde doruk noktasına ulaşır. Acımasız, Doğulu bir kral olan Sardanapal, bir yenilgi üzerine kendini ölüme hazırlamak için, atları, cariye-leri ve esirleri gibi sevdiği her şeyin öldürülmesini duyurmuştur. Delacroix, ölümü direnmeden kabul eden masum ve güzel Doğulu kadın tipini başlangıçtan beri işlemiştir. Resimde bir yandan insanların boğazlanmasının yarattığı dramatik havanın yanı sıra, çıplak güzel kadınların da yer alması bir karşıtlık yaratır. Sardanapal’m Ölümü, resmin sağ alt köşesinden sol üst köşesine uzanan köşegen boyunca düzenlenmiş karmaşık bir kompozisyon anlayışı üstüne kurulmuştur. Yapıt bu özellikleriyle klasik resim kurallarına tümüyle ters düşer.
Halka Yol Gösteren Özgürlük, Delacroix’nın güncel bir olayı ele aldığı tek yapıtıdır. Resmin merkezinde özgürlüğü temsil eden, anıtsal boyuttaki simgesel kadın figürü gerçek bir kahraman gibi işlenmiştir. Sol yanda elinde tüfek tutan silindir şapkalı figür de Delacroix’nm kendisidir. Bu ünlü resim, genel kanının tersine, Kral Louis Philip’in başa
geçmesiyle sonuçlanan 1830 Ayaklanmasında başı çeken Bonapartçılar ve Orleansçılar gibi kral yandaşlarını betimlemektedir. Zaten bu nedenle yüksek bir fiyat ödenerek devlet tarafından satın alınmıştır.
Kuzey Afrika gezisi, Delacroix’mn üslubunda bir dönüm noktası olmuştur. Sanatçı, bu gezisinde şiddetli Akdeniz güneşinin, Avrupa resminin katı ve kesin biçimsel sınırlarını eriterek nesneleri birbiriyle kaynaştırdığını düşünmüştür. Ayrıca renk kullanımının katı bir biçimselliğin boyunduruğundan kurtarılmasıyla çok daha etkili sonuçlar elde edilebileceğini anlamıştır. Afrika’dayken hazırladığı sayısız eskize dayanarak, bu düşünceleri doğrultusunda yaptığı resimleri, Delacroix’nm en özgün yapıtları arasındadır. Bu dönem yapıtlarında daha öncesinin aşırı romantikleştirme eğilimiyle, kütlesel hacimciliğe ve desene ağırlık veren anlayışından kurtulmuş, özgür bir teknik ve zengin renklere dayanan yeni bir tutum geliştirmiştir.
Delacroix’nın 1833’ten sonra yaptığı saray dekorasyonlarında, klasik ve barok kökenli özellikleri birleştiren, Rubens ve Titian’dan etkiler taşıyan bir yaklaşım izlenir. Son dönem yapıtlarındaki renkçi tutumu ise Cezanne, Renoir, Gauguin, Van Gogh, Signac ve Redon gibi 19.yy Fransız resminin ustalarını etkilemiştir.
Delacroix’nın yaşamı boyunca tuttuğu günlük, onun sanatı, ve sanat üstüne düşünceleriyle ilgili önemli bir bilgi kaynağıdır.
• YAPITLAR (başlıca): Resim: Dante’nin Çığlığı, 1822, Louvre, Paris; Mezarlıkta Öksüz Kız, 1823, Louvre, Paris; Sakız Adası Katliamı, 1824, Louvre, Paris , Sardanapal’ın Ölümü, 1827, Louvre, Paris; Hamlet ve Horatio Mezarlıkta, 1829 ve 1830, Louvre, Paris, iki resim; Halka Yol Gösteren Özgürlük, 1830, Louvre, Paris; Cezayirli Kadınlar, 1834, Louvre, Paris; Gidour ile Paşa’nm Kavgası, 1840, Chicago Sanat Enstitüsü; Haçlılar’ın İstanbul’u Alışı, 1840, Louvre, Paris; Fas’ta Musevi Düğünü, 1845; Kaplan Avı, 1854, Louvre Paris; Aslan Avı, 1855, Güzel Sanatlar Müzesi, Bordeaux; Aslan Avı, 1858, Chicago Sanat Enstitüsü. Dekorasyon: Bourbon Sarayı’mn Kral Salonu, Kütüphanesi ve Vekiller Salonu, 1833-1847; Luxembourg Sarayı Kütüphanesi, 1840-1847, Paris; Louvre Sarayı’nm Apollon Galerisi, 1850-1851, Paris.
• KAYNAKLAR: U.Christoffel, Eugene Delacroix, 1951; R.Escholier, Eugene Delacroix, 1963; P.Hamlyn, The Life and Times of Delacroix, 1968; R.Huyghe, Delacroix, 1963; T.Lee, Delacroix, 1963; L.Rudrauf, Eugene Delacroıx, 1942.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi