Romantizm
Kişisel duygu, değer ve ilgi alanlarını aşırı biçimde yücelterek gerçeği sadece bu açıdan değerlendiren sanat anlayışına Romantizm adı verilir. Romantik sanatçıların duygusal, öznel, içe dönük ve tepkisel bir tutumu vardır. Bu bağlam içinde kahramanlık, umutsuzluk, aşk, özlem, ölüm, yurtseverlik, toprağa bağlılık vb. gibi konuları işlerler.
Romantik sanatçılar çeşitli anlatım biçimlerine yönelmişlerdir. Örneğin Tumer ve Theodore Rousseau herhangi bir görüntü ya da manzarayı kendi duygularını dile getirmek için bir araç olarak kullanmışlardır. Gericault ise belli bir olayı, izleyicinin duygusal olarak o olayla özdeşleşmesini sağlayacak biçimde işlemiştir. Delacroix kendi çağma ya da uygarlığına bir tepki olarak, geçmişe ya da uzak bir ülkeye duyduğu özlemi, geçmişin ve o ülkenin görüntüleriyle anlatmıştır. Otorite ve baskıya karşı duyduklan şiddetli tepkiyi, ezilen ya da haksızlığa uğrayan masum insanları görüntüleyerek bir protestoya dönüştürmek de romantik sanatçıların tuttuğu yollardan biridir. Gericault’nun Medusa’nın Salı, Delacroix’nın Sakız Adası Katliamı ve Daumier’nin İsyan adlı yapıtları bu tür örneklerdendir.
Romantizm sanatta ve edebiyatta 1800’lerle 1870’ler arasında gelişmiş bir akımdır.
18.yy’ın sonlarına doğru Alman ve Ingiliz kültürlerinin kendine özgü yapısından kaynaklanmış, Fransa’da ise Fransız Devrimi ve Napoleon döneminde devletin resmi sanatı Neo-Klasizm’e (Yeni-Klasikçilik) ve üst tabakanın sanatı Rokoko’ya karşı bir tepki olarak gelişmiştir. Fransız Romantikleri bir yandan Neo-Klasizm’in katı ve durağan biçimciliğine karşı çıkmıştır, öte yandan da Rokoko’nun ve David-Ingres çizgisindeki sanatçıların yadsıdığı gerçek kavramına duygusal boyutlu yeni bir tanım getirmeye çalışmışlardır. Romantizm hareketi, plastik sanatlarda ABD ’tle Hudson River Okulu ressamları ile bazı Rus sanatçılarını da etkilemiştir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi