Amerikan Edebiyatında Yitik Kuşak
Yitik Kuşak terimi geniş anlamda l.Dünya Savaşı’rıa katılmış ve 1920’lerde savaşın etkisini yoğun bir biçimde duyarak yaşayan Avrupa ve Amerikan gençliğini, dar anlamda ise aynı yıllar ün kazanmış F.S.Fitzgerald, E.Hemingway, Dos Passos, e.e.cummings A.MacLeish, Hart Crane (1899-1932) gibi yazarları kapsar. Terim, Gertrude Stein’ın bu yazarlara ilişkin olarak Hemingtvay’e söylediği bir cümleden kaynaklanmış, onun da bunu 1926’da yayımladığı The Sun Also Rises (Güneş de Doğar) adlı romanının girişine sunu olarak koymasıyla yerleşmiştir: “Hepiniz yitik bir kuşaksınız!” l.Dünya Savaşı ’nda ABD ’nin savaşa girmesinin, Amerikan ulusunda ve özellikle gençlik kesiminde büyük etkileri oldu. Savaşın “kendi” savaşları olmadığının bilincine varmaları, denizaşırı ülkelerde düşledikleri kahramanca eylemlerin acılı gerçeği, savaşa katılan Amerikan gençlerinde genel bir değer yargılan karmaşası ve boşluğu yarattı. Bu açıdan, Yitik Kuşak terimiyle karşılanan Amerikalı yazarların çoğunun, şu ya da bu biçimde savaşla yüz yüze gelmiş olmalan rastlantı değildir. Faulkner Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde eğitim görmüş, Hemingway, Dos Passos ve e.e.cummings ambulans birliklerinde, Fitzgerald ise orduda görev almışlardı. Bu yazarlann 1920-1925 arasında yayımladıklan kimi yapıtlannda kahramanla-nn başkalan tarafından sürdürülen bir savaşa yalnızca bir gözlemci gibi bakmalan, taraflarca savunulan “haklı ” ulusal davalara ilgisiz kalmaları ve savaşı kendilerine uzak bir karabasan gibi görmeleri, tüm Amerikan gençliğinin paylaştığı ortak bir duyguydu.
Amerikan gençliğinin büyük bir çoğunluğunun, bu arada söz konusu yazarlann da yoğun bir biçimde duyduklan kandınlmışlık duygusu, salt savaşla sınırlı kalmayıp başka alanlara da sıçradı. Insanlann büyük çoğunluğunun tartışmadan inandığı değerlerin boş değerler olduğu duygusu, bu yazarlarda, toplumdan kopmuş, soyutlanmış sanatçılar olduktan duygusuna dönüştü. Değerlerin, yaşam biçimlerinin, amaçlann olumsuzlandığı bir dünyada olumsuzlayanlar olmayı, kendilerini bu boşluktan kurtaracak bir değer olarak gördüler. Çoğu daha sonraki yıllarda kendi bireysel değerlerini geliştirmekle birlikte, içki yasağına karşı aşın içki tüketimi, Püriten ahlak anlayışına karşı cinsel konularda özgür bir tutum, Amerikan taşrasındaki hareketsiz yaşam yerine Paris ya da Riviera’nın renkli yaşamını seçme, ortak tutumları haline geldi.
Seçtikleri yaşam biçiminde ve dünya görüşlerinde belirgin benzerlikler olmasına karşın, Yitik Kuşak yazarlan, tanımı yapılmış ve amaçlan belirli bir edebiyat akımı içinde değillerdi. Miras aldıktan değerler bütününün savaş sonrası ortamında boş ve anlamsız kalması üzerine, geliştirdikleri yeni değerlerin sanatsal anlatımını bulmaya çalışmak, edebiyat alanındaki tek ortak kaygılanydı.
1930’larda bu kuşağın yazarlan tek tek kendi yollarına, kendi sanatsal ve kişisel serüvenlerine yöneldiler. Hemingway, “erkekçe” davranış ve cesareti öne alırken, Fitzgerald yaşamındaki talihsizliklerden bir sevinç çıkarmaya, Dos Passos tüm Amerikan toplumunu kucaklayacak ırmak romanlarını, yeni ve anlatımcılığa yakın bir teknikle yazmaya koyuldu. Fitzgerald’m 1934’te yayımlanan Tender is the Night’ı (Geceler Güzeldir), Dos Passos’un iki yıl sonra yayımlanan The Big Money’si (“Büyük Para”) Yitik Kuşak yazarlannın bu anlayış çerçevesinde yazdıkları son romanları oldu.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi