ERASİSTRATOS (İÖ 3 .yy) Eski Yunanlı hekim, anatomi ve fizyoloji bilgini. Kalp, kan dolaşımı ve sinir sistemine ilişkin çalışmalarıyla fizyolojinin kurucularından sayılır.
İÖ ykş. 304’te Keos (bugün Kea) Adası’ndaki Iulis kentinde doğdu, ykş. 250’de Anadolu’da Kuşadası yakınlarındaki Mykale’de (kimi kaynaklara göre Sisam Adası’nda) öldü. Atina’da ve Kos (İstanköy) Adası’nda tıp eğitimi gördükten sonra İskenderiye’ye giderek, çağının ünlü anatomi bilginlerinden Herophilos’un öğrencisi oldu. Bu kentteki ünlü tıp okulunda ders veren ve Mısır tahtındaki Ptolemaioslar’m desteğiyle anatomi çalışmalarım sürdüren Erasistratos’un, ayağındaki bir yaranın yıllarca iyileşmemesinden umutsuzluğa kapılarak baldıran zehiriyle intihar ettiği söylenir.
Yapıtlarından hiçbiri günümüze ulaşmadığı için başka Eski Çağ yazarlarının, özellikle Galenos’un anlattıklarıyla değerlendirilebilen Erasistratos, günümüze değin süren ününü, karşılaştırmalı ve patolojik anatomi ile fizyoloji alanındaki öncü çalışmalarına borçludur. Ölüler ve canlı hayvanlar üzerindeki açımlama (teşrih) çalışmalarının o çağda hemen hemen yalnız İskenderiye Okulu’nda uygulanması bu okula bağlı hekimlerin anatomi bilgilerini zenginleştiren en önemli etkenlerden biriydi. Erasistratos da bu yöntemden yararlanarak karşılaştırmalı anatomiye değerli veriler sağladı; özellikle insan ve hayvan beyninin kıvrımlarım ayrıntılı bir biçimde inceleyerek, kıvrımların çokluğuyla zekâ düzeyi arasında doğrudan ilişki olduğu sonucuna vardı ve kalbi akim merkezi olarak kabul eden Stoacılar’a karşılık tüm düşünsel yetilerin beyinde toplandığını savundu. Öte yandan, yeni ölmüş insanlara otopsi uygulayıp ölüm nedenlerini ve ölüm koşullarından ileri gelen yapısal değişiklikleri araştırarak patolojik anatomiye zengin bilgiler kazandırdı.
Fizyolojide, Demokritos’un atom kuramı ile mekanik görüşü birleştiren ve yaşamın özü, sağlık ya da hastalığın tek nedeni olarak pneuma’yı (Yunanca “soluk” ya da “ruh”) benimseyen Erasistratos, bu özün sanıldığı gibi vücutta kendiliğinden var olmadığını, solunum yoluyla alınarak önce akciğerlere, sonra kalbin sol karıncığına, oradan da beyne ve tüm organlara taşındığını ileri sürdü. Her canlı dokunun atardamar, toplardamar ve sinirlerden oluştuğunu belirterek, atardamarların “dirimsel pneuma”yı, toplardamarların kanı, tıpkı bu damarlar gibi içi oyuk olan sinirlerin ise “fiziksel pneuma”yı taşıdığım savundu. Kalpten beyne giden dirimsel pneuma’nın orada fiziksel pneuma’y a dönüşerek sinirler aracılığıyla organlara iletildiğini açıklayan Erasistratos, duyu ve hareket sinirleri arasında ayırım yapan ilk tıp bilginlerinden biridir.
Atardamarların kan yerine pneuma taşıdığı konusundaki yanılgısına karşın Erasistratos, kalbin yapısı, kan dolaşımı ve damar sistemine ilişkin tanımlarıyla kendisinden önceki hekimleri büyük ölçüde aşmıştır. Kalbin bir pompa görevi yaptığım açıklayan, kulakçıklar ile karıncıklar arasındaki kapakçıkların işlevini doğru olarak tanımlayan, atar ve toplardamarların vücutta çok ince dallara ayrıldığını öne sürerek ilk kez kılcal damarların varlığına dikkati çeken Erasistratos, İS 2. yy’a değin etkisini sürdürmüştür.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi