Monetarizm Nedir, Hakkında Bilgi

Monetarizm

1960’lardan sonra, farklı ülkelerde birbirini izleyen hükümetlerin enflasyonist baskıyı önlemekteki başarısızlığı, maliye politikası (vergi ve devlet harcamalarının değiştirilmesi) yoluyla toplam talebin düzenlenmesi ilkesine dayanan Keynesci yaklaşımın gözden düşmesine yol açtı ve hepsinde de belli anlamda bir para politikasının az veya çok önem kazandığı birbirine alternatif parasalcı okullar önem kazandı. Monetarizmi daha iyi değerlendirebilmek için Keynes* sonrası ortaya çıkan üç parasalcı okul birlikte incelenebilir.

(1) Başını James Fobin, Franco Modiglianı, Robert Solow% John Hicks’ın çektiği “Eklektik Post-Keynesci Okul”. Bu okul yanlılarına göre, maliye politikası ne kadar önemliyse, para politikası da o kadar önemlidir. Bir enflasyonist baskı karşısında nasıl vergi oranlarının yükseltilmesi ve/veya devlet harcamalarının azaltılması yoluyla “bütçe fazlası” meydana getirmeye çalışılmalıysa, para politikasıyla da para arzı kısılarak ve faiz haddi yükseltilerek bu politika desteklenmelidir.

(2) Milton Friedman’ırı önderliğinde, başını Allan Meltzer, Philip Cagan, Kari Brunner, David Laidler’in çektiği “Monetarizm ”. Monetarizm ’in farklı açıklamaları bulunmasına karşın, Friedman’m öne sürdüğü şekliyle başlıca dayanak noktalan ve özellikleri şunlardır:

(a)    Para arzının artış haddindeki değişiklikler, kısa dönemde gerçek Gayri Safi Milli Hasıla’yı (GSMH), uzun dönemde enflasyon haddini belirleyen hemen hemen tek önemli etkendir. Bununla birlikte, para arzının artış haddindeki değişikliklerin, GSMH üzerindeki etkisi, uzun ve süresi önceden kestirilemeyecek gecikmelerle gerçekleşir. Deneysel bulgular bu gecikmelerin 6 ay ile 2 yıl arasında değiştiğini göstermektedir. Friedman bu verilere dayanarak, ekonominin para politikasıyla düzenlenmesine karşı çıkmaktadır. 1982’de başvurulan bir para politikası önlemi, ekonomiyi 1983’te de, 1984’te de etkileyebilir ve 1984’te etkilemesi GSMH’mn istikran açısından olumsuz olabilir. Bu potansiyel zararı minimum düzeye indirmek için, para arzının sürekli şekilde belli ve düşük bir oranda artması gerekir.

(b) Friedman, merkez bankalannın para politikasını, faiz haddini değiştirmek suretiyle yürütmelerine de karşıdır, ilk olarak, yatvnmı, nominal faiz haddi değil, gerçek faiz haddi (nominal faiz haddi eksi beklenen enflasyon haddi) belirler. Beklenen enflasyon haddi yüksekse, yüksek bir nominal faiz haddi, düşük bir gerçek faiz haddine karşı gelir ve yatırımları önlemek yerine özendirebilir, ikinci olarak, merkez bankasının nominal faiz hadlerini kontrol çabası, istikran sağlamak yerine istikran bozabilir. Örneğin, merkez bankası genişleyici bir para politikası izlemek istesin ve faiz haddini düşürmek için para arzını artırsın. Para arzındaki artış enflasyon haddini artmr, yatmmcüann enflasyon haddi beklentileri artar ve nominal faiz haddi yükselir. Bu şekilde, faiz haddini düşürme çabası, hep nominal faiz haddinin yükselmesiyle sonuçlanabilir. Bu da, anti-kon-jonktürel bir iktisat politikası yerine, para arzını yılda yüzde 3-5 gibi belli bir oranda artırma lehine bir kanıt oluşturur.

(c) Belli bir yüzde para arzı artışı, konjonktürü tamamen ortadan kaldıramıyorsa, serbest piyasa mekanizması, konjonktürel istikrarsızlığın geri kalan kısmını ortadan kaldırır. Kamunun faaliyet alanının küçük ve devlet bütçesinin denk olması istikran kolaylaştırır.

(3)    Başını Robert Lucas, Thomas Sargent, Robert Barro, Neil Wallace’m çektiği “Rasyonel Beklenticiler” (Rational Expectationists).. Rasyonel Beklenticiler’e göre, para yansızdır, kısa dönemde bile sistematik gerçek bir etkiye sahip değildir. Para arzındaki değişmeler üretimi değil, fiyatlan etkiler. Yalnız, beklenmeyen para arzı değişiklikleri, kısa dönemde, istihdam, üretim ve gerçek gelir düzeylerini etkileyebilir.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski