Kinizm (Yunanca: κυνισμός), Eski Yunan felsefesinin Kinikler tarafından (Yunanca: Κυνικοί, Latince: Cynici) uygulanan bir düşünce okuludur. Kinikler için hayatın amacı, doğayla alakalı olarak erdem içinde yaşamaktır. Akıl yürütücü canlılar olarak, insanlar, zenginlik, güç, cinsiyet ve şöhret için geleneksel arzuları reddeden titiz bir eğitimle ve kendileri için doğal olan bir şekilde yaşayarak mutluluk kazanabilirler. Bunun yerine, tüm mallardan arınmış basit bir yaşam sürdüler.
Bu temaları özetleyen ilk filozof, M.Ö. 5. yüzyılın sonlarında Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes’ti. Ardından, Atina sokaklarında bir küvette yaşayan Diogenes izledi. Diogenes, Kinizm’i mantıksal uç noktalarına götürdü ve arketip kinik filozofu olarak göründü. Ardından, Atina’da Kynik yoksulluk yaşayabilmesi için büyük bir servet veren Thebes Kasaları tarafından takip edildi. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun yükselişi ile kinizm yaygınlaştı ve Kynikler, imparatorluğun tüm şehirlerinde yalvarıyor ve vaaz veriyordu. Benzer yüzyıl ve retorik düşünceler erken Hristiyanlıkta ortaya çıkmasına rağmen, sonunda 5. yüzyılın sonlarında kayboldu.
19. yüzyılda, Cynic felsefesinin olumsuz yönlerine vurgu, modern anlamda kinizmle, insan motiflerinin ve eylemlerinin samimiyetine veya iyiliğine inanmamaya yönelik bir anlayış getirdi.
Genel çerçeve
Kinik okul, Sokratesçi okullardan biri kabul edilir. Anthisthenes mutluluğa ancak erdemle ulaşılacağını ve bu erdemin de dünyevi hazları yadsımakla mümkün olabileceğini (mülkiyet, aile, din vb. değer ve yargıları reddederek) savunmuştur. Kinizme ün kazandıran, dolayısıyla kinizmin yayılmasını sağlayan Diogenes’tir. Diogenes bu öğretiyi eyleme dönüştürmüştür ve gerçek erdeme ancak bu şekilde ulaşılacağını savunmuştur. Rivayete göre Diogenes yaşamını bir fıçının içinde devam ettirmeye vardırarak, toplumsal gereksinmelerden kendisini tamamen yalıtmaya yönelmiştir.
Kinik felsefe
Kiniklerin temel felsefi konumları, zamanın uygarlık değerlerine yönelik aldırmaz tavırları ve eleştirel yaklaşımları tarafından şekillenir. Onların temel etik ilkesi erdemdir ve bundan anladıkları da, insanın özgürlüğü ve kendi iç bağımsızlığı ile yaşamını sürdürmesidir. İnsan, her tür gereksinmeye olan bağımlılığından kurtulmalıdır. Dolayısıyla böyle bir erdem anlayışı, bilgi ile temellendirilir; yani, insan ancak bilgilenme aracılığıyla kendisini kuşatmış olan gereksemelerden sıyrılabilir. Onlar açısından bilgi ve ahlaki ilkeler bu nedenle salt soyut bir bilme meselesi değil, somut yaşamda yaşanması gereken şeylerdir. Kinik filozoflar, bütün bu yaklaşımlarına uygun bir kişilik örneği olarak Sokrates’e işaret ederler. Kinizme göre, insan kendi kendisine dayanmalıdır, ki erdemli, yani kendine yetebilen bir kişi olabilsin. İnsanın doğaya karşı geliştirdiği toplumsallık, büyük ölçüde gereksiz ve yozlaştırıcı nitelikler arz eder; kinikler buna karşı doğal ve sade yaşamı öne çıkarırlar.