Minhacü'l Fukara - Ankaravi Konusu, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Minhâcü’l-fukara. İsmail Rusûhî Ankaravî’nin (ö. 1041/1631) tasavvufa ve tasavvuf terimlerine dair eseri.

Ankaravî Şerh-i Mesnevî’den sonra en tanınmış eseri olan Minhâcü’l-fukara’yı Galata Mevlevîhânesi’nde şeyhlik yaptığı dönemde kaleme almıştır. Ankaravî mukaddimede eseri dervişlerin ta­savvuf ve tarikat âdabına dair bilgilerini arttırmak ve yanlış davranışlarını düzelt­melerini sağlamak gayesiyle yazdığını be­lirtir. Nitekim kitabın adı da dervişlerin yolu/ rehberi bunu vurgulamaktadır. Eserde ayrıca, o dönemde tasavvuf ve ta­rikatları bid’at olarak değerlendiren Kadı-âdeliler’in tarikat mensuplarına ve özel­likle Mevlevîler’e yönelttikleri eleştirilerin cevaplandırılması amaçlanmıştır.

Müellifin diğer bazı eserlerinde Tarikatnâme adıyla atıfta bulunduğu Minhâcü’l-fukara bir mukaddime ile üç bölümden meydana gelir. Her bölüm on başlığa ay­rılmıştır. İlk bölümde Mevlevi tarikatının mahiyeti, tarikattaki Melâmî neşve ve diğer meşrepler, hilâfet, meşihat, biat, mürşid, kılık kıyafet, seyahat, semâ ve mukabele konuları ele alınmıştır. Bu bö­lüm, Mevlevîliğin mahiyeti ve âdabına dair en eski eser olan Divane Mehmed Çelebi’nin Tarîkatü’l-ârifîn’i ile müridi Şâhidî’ye atfedilen Tırâşnâme’den sonra konuyla ilgili en geniş bilgileri içermekte­dir. İkinci bölümde tarikata intisap ettik­ten sonra dikkat edilmesi gereken şer’î sınırlar, temizlik, namaz, oruç, hac ve ze­kâtın maddî ve manevî boyutları, tasav-vufî yorumlan üzerinde durulmuş, nikâ­hın sırları, tevekkül ve nefisle mücadele konuları işlenmiştir.

Kitabın en geniş ve en önemli kısmı seyrü sülük mertebelerinin anlatıldığı üçüncü bölümdür. Buradaki on başlığın (seyrü süiûkün başlangıç derecelen, sey­rü sülûkün başında olanların dereceleri, süiûkün muamelatı, güzel ahlâk, sülûkün esasları, sülûkün vadileri, haller, velayet, hakikat ve sülûkün nihayeti) her biri on de­receye ayrılmış, böylece 100 tasavvuf te­riminin açıklaması yapılmıştır. Meselâ ya-kaza, tövbe, inâbe, muhasebe, tefekkür, i’tisam. firar, halvet, uzlet ve riyazet ilk başlığın; marifet, fena, beka, tahkik, tel-bîs, vücud, tecrid, tefrid, cem’ ve tevhid son başlık olan sülûkün nihayetinin dere­celeridir. Hâce Abdullah-ı Herevî’nin Menâzilü’s-sâirin adlı eserinin esas alındığı bu bölümde onun çok kısa olarak tanıttığı terimler geniş şekilde açıklanıp yorum­lanmıştır. Ankaravî’nin 100 terimden sek­sen sekizini Menâzilü’s-sâirin dsn ay­nen aldığı, on iki terimin bir kısmını de­ğiştirip bir kısmını birleştirerek kullandı­ğı, aşk gibi birkaç terimi de kendisinin ilâve ettiği görülmektedir. Müellif, Here­vî’nin yer vermediği melâmet ve satarı gibi tartışmalı terimlere müstakil başlık ayırmayıp melâmete eserin ilk bölümün­de satana da üçüncü bölümde sekîne te­rimini açıklarken temas etmiştir.

Kur’an, hadis ve Mesnevi’yı temel kay­nakları olarak zikreden müellif Mesnevi’nin sülük ilmini ve tasavvufi anlayışı nazmen anlattığını, Minhâcü’l-fukara’-nın bu eserin çerçevesini neşren ihtiva ettiğini söyler. Kitapta Menâzilü’s-sâirin’den başka el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye başta olmak üzere cAvârifü’l-ma”ârif, îhyâ’ü culûmi’d-dîn, Kütü’l-kulûb, Gül-şen-i Râz, Şerhu’l-menâzil, Şerhu’l-Hikemi’l”Atâ’iyye gibi eserlerden istifade edilmiş, ayrıca Cüneyd-i Bağdadî, Sehl et-Tüsterî. İbn Hafif, İbnü’l-Fârız. Feridüd-din Attâr, Sadreddin Konevî. Muhammed Pârsâ, Fahreddin er-Râzî ve Beyzâvî gibi sûfî ve âlimlerin görüşlerine sık sık atıfta bulunulmuştur. Menâzilü’s-sâirin’in ya­zılışının ardından oluşan tasavvufi biriki­min Minhâcü’l-fukaraûa kullanıldığı ve Herevî’nin eserinin Mesnevi ve el-Fütûhatü’l-Mekkiyye kültürü bağlamında şerhedildiği söylenebilir.

Birçok yazma nüshası bulunan kitap sonuna müellifin Hüccetü’s-semâ risalesi ilâve edilerek Bulak( 1266) ve İstanbul’da (1286) basılmıştır. Eserin Minhâcü’l-fukara [Fakirlerin Yolu] adıyla sadeleştiril­miş metni birçok yanlışlık içermektedir. Fuka­ranın Yolu adlı özet halindeki sadeleş­tirme ise başarılı bir çalışmadır.[128] Minhâcü’l-fukarâ’nın birinci bö­lümünün dokuz (semâ) ve onuncu (muka­bele) başlıkları Marijan Mole tarafından Fransızca’ya tercüme edilmiştir

Ankaravî’nin en son telif ettiği Nisâb-ı Mevlevi adlı Farsça eser Minhâcü’î-fu-karâ’nm muhtasarı niteliğindedir. Şey­hülislâm Yahya Efendi’nin isteği üzerine kaleme alınan kitap üç bölüm, otuz baş­lık ve 100 dereceye ayrılmış, konu ve te­rimlerle ilgili olarak Mesnevi den beyit­ler zikredilmiştir. Eser Tâhirülmevlevî tarafın­dan Türkçe’ye çevrilmiştir. Müellifin Derecâtü’s-sûlikîn adlı Arapça kitabı Minhâcü’l-fukarâ’nın üçüncü bölümünün öze­tini içerir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski