Muhtâcoğulları. X. yüzyıldan XI. yüzyılın ortalarına kadar Mâverâünnehir’in Çagâniyân bölgesinde hüküm süren bîr hanedan.
Muhtâcoğulları’nın (Âl-i Muhtâc) etnik kökenlerine dair kesin bilgi bulunmamaktadır. Araplar Mâverâünnehir’de ilk göründükleri zaman Çagâniyân bölgesini Çağan-hudât denilen bir hanedan yönetmekteydi. Bundan hareketle hanedanın Fars asıllı olduğu ve hanedana adını veren Muhtâc b. Ahmed’in Çagân – hudât hanedanının torunları arasında yer aldığı söylenebilir. Öte yandan bölgeyi fethetmek için gelen Araplar’ın İran halkına karıştığı, Muhtâcoğulları’nın kökeninin bu Araplar’a dayandığı ileri sürülmektedir.
Muhtâc b. Ahmed ile oğlu Muzaffer’e dair yeterli bilgi yoktur. Kaynaklarda hakkında bilgi verilen ilk hanedan üyesi Ebû Bekir Muhammed b. Muzaffer b. Muhtâc, Sâmânîler’in Sîstan’a hâkim olmak için gönderdiği orduda kumandanlık yaptı. Bir süre sonra Sâmânî Emîri II. Nasr tarafından Fergana valiliğine tayin edildi, ardından Horasan’a gönderildi. Bu sırada Emîr II. Nasr’ın saltanat davasına kalkışan kardeşi Yahya’yı mağlûp etti ve durumu bir mektupla II. Nasr’a bildirdi. Bu başarılarından dolayı II. Nasr, Belh ve Tohâris-tan’ın idaresini de ona verdi (929-930).
Ebû Bekir Muhammed, Ziyârî hanedanının kurucusu Merdâvic b. Ziyâr’ın Cürcân’a karşı harekete geçmesi üzerine Nî-şâbur’a çekilmek zorunda kalınca Merdâvic şehri ele geçirdi. Bir süre sonra Cür-cân’ı geri alan II. Nasr, Ebû Bekir Muhammedi 321’de (933} Horasan orduları kumandanı tayin etti. Ertesi yıl tekrar Cür-cân’a gönderilen Ebû Bekir Muhammed, Ziyârîler’den Mâkân b. Kâkî Cürcân’ı ele geçirip Nîşâbur’a doğru ilerlediğinden savaşacak gücü kalmayıp Serahs’a gitti. Emîr II. Nasr, bu sırada hastalanan Ebû Bekir’i görevden alıp yerine oğlu Ebû Ali Ahmed’i Horasan orduları kumandanlığına getirdi (324/936). Ebû Bekir Muhammed 329’da (941) öldü ve Çagâniyân’da defnedildi. Ebû Ali Ahmed, Horasan’a geldiğinde ilk işi Deylemli mahallî kuvvetlere Sâmânî Devleti’nin üstünlüğünü yeniden kabul ettirmek oldu. Daha sonra bölgenin başşehri Cürcân’a yürüyüp yedi ay süren bir kuşatmanın ardından şehri ele geçirdi (328/940).
Büveyhîler, Ebû Ali’yi sürekli olarak Ziyârîler’den Veşmgîr (Vuşmgîr) üzerine harekete teşvik ediyorlardı. Ebû Ali, 329 yılı Muharreminde (Ekim 940) Büveyhîler’-le anlaşıp Veşmgîr”in yönetimindeki Rey’e yürüdü. Onun Büveyhîler ile ittifak yaptığını haber alan Veşmgîr de Mâkân b. Kâkî ile anlaştı. İki taraf Rey civarındaki İshakâbâd’da savaşa tutuştu.[21 Rebîülevvel 329 / 24 Aralık 940] Mâkân savaş sırasında Öldü, Veşmgîr Taberistân’a kaçtı. Rey’e sahip olan Ebû Ali kışı burada geçirdi. Ertesi yıl Zencan, Ebher, Kazvin, Kum, Kerec, Nihâvend ve Dînever gibi şehirleri zaptetti. Onun başarıları sayesinde Sâmânî Devleti batı yönünde en geniş sınırlara ulaştı. Ebû Ali, daha sonra Veşmgîr Sârî’yi ele geçirince Mâkân b. Kâkînin amcası Hasan b. Fîrûzân ile birlikte Sârî’yi kuşattı. Veşmgîr’in Sâmânîler’e itaatini sağlayıp Horasan’a döndü.
Öte yandan Emîr El. Nasr’ın ölün ardından kumandanları arasında mazlıklar çıktı (331/943). Yeni emîr! Ebû Ali’ye Büveyhîler’in zaptettiğ geri almasını emretti. Ordusunun luğunu oluşturan Kürtler’in ihaneti; den mağlûp olan Ebû Ali daha son rar Rey üzerine yürüdü. Rüknüddevl kalabalık bir orduyla geldiğini öğr şehri terketti. Ebû Ali Rey’i ele ge Kuzey Cibâl’in diğer yerleşim merkc de hâkim oldu. Kardeşi Ebü’l-Abbs Cibâl bölgesini yönetmekle görevle Emîr Nûh, Nîşâbur’da bulunduğu halktan bir topluluğun Ebû Ali ve larının hırsızlık ve tecavüzlerinden ş çi olunca Ebû Ali’yi görevinden alıp İbrahim b. Simcûr’u tayin etti.[Receb 333 / Nisan-Mayıs 945] Bu sırat Ali’nin idaresindeki askerler, Nûh’ cası ibrahim b. Ahmed’i Sâmânî [ nin başına getirmeye karar verdil Ali de isyancıların tehdidi karşısını ra uymak zorunda kaldı. Musul’d nan İbrahim b. Ahmed daveti alı men Ebû Ali’nin yanına geldi.
Ebû Ali ve İbrahim, Nîşâbur vs ele geçirip Sâmânîler’in merkezi E ya doğru ilerlediler. Bu esnada Sâr kerleri maaşları ödenmediği gere ayaklandılar. Ebû Ali’ye direnemı ni anlayan Emîr Nûh şehri terki Semerkant’a gitti. Ebû Ali Buhara’ya şehirde hutbeyi İbrahim b. Ahmt okuttu Ancak çok geçmeden Ebû Ali ile b. Ahmed’in arası açıldı. İbrahim halkından bir grup ile anlaşıp er vazgeçti ve Emîr Nuh’a tâbi oldı sini ortadan kaldırmak isteyen kuvvetlerini mağlûp ederek E zapteden Ebû Ali, Sâmânî taht Nuh’un kardeşi Ebû Ca’fer Muh geçirdi. Fakat bazı ordu mensi davranışları yüzünden Semerkc mek üzere yola çıktı. Onun Buhar rılması üzerine İbrahim b. Ahme Ca’fer, Nuh’tan af dilediler. Emîı ha sonra Buhara’ya döndü [Ramazan Nisan 947] ve Ebû Ali’nin tekra te geçmesini önlemek için Çagâi geçirmek amacıyla hazırlıklarını ladı. Ebû Ali, Emîr Nuh’un orduî ceng denilen yerde savaşa tutu: nilerek Çagâniyân’a geri döndü yelevvel 336 / Kasım-Aralık 947; Çagâniyân’a yaklaşık 12 km. uza! rar karşılaştı Sâmânî ordusu ka; geçmeden çevredeki hükümc gelen yardımlarla güçlenen Ebû Ali ile Sâmânî ordusu arasında antlaşma sağlandı ve Horasan valiliği ona verildi. Çagâ-niyân ve Tİrmiz’de yerine oğlu Ebû Man-sûr Nasr’ı bırakarak bölgeden ayrılan Ebû Ali [Ramazan 340 / Şubat 952] önce Hârizm’i, ardından Horasan’ı düzene soktu. Bu sırada Cürcân’ın hâkimiyeti için Büveyhîier’den Rüknüddevle ile mücadele etmekte olan Veşmgîr, Emîr Nuh’tan yardım talep etti. Emîr Nuh’un isteğiyle harekete geçen Ebû Ali, Veşmgîr ile birlikte Rey’eyürüdü.[Rebîülevvel 342/Temmuz-Ağustos 953] Ebû Ali, Taberek Kalesi’ne çekilen Rüknüddevle’yi üç ay süreyle kuşattıysa da kesin başarı kazanamadı. Neticede iki taraf arasında antlaşma yapıldı. Buna göre Rüknüddevle, Sâmânîler’e her yıl 200.000 dinar Ödeyecekti. Veşmgîr, daha sonra Emîr Nuh’a mektup gönderip Ebû Ali’nin samimi davranmadığını ve Rüknüddevle’ye meylettiğini bildirince Emîr Nûh onu Horasan valiliğinden azletti. Ebû Ali de Rüknüddevle”nin yardımıyla Abbasî Halifesi Mutî’-Ullâh’tan Horasan’a vali tayin edildiğine dair bir ferman aldı. Böylece gücü artan Ebû Ali, Horasan’a dönerek Nîşâbur’a hâkim oldu ve bölgede eline geçirdiği yerlerde hutbeyi Abbasî halifesi adına okuttu.
Emîr Nuh’un ölümünün ardından yerine geçen oğlu Abdülmelik, Horasan sipeh-sâlârı Ebû Saîd Bekir b. Mâlik el-Fergânî’-ye Ebû Ali’yi bölgeden uzaklaştırmasını emretti (343/954). Ebû Ali, onun karşısında tutunamayıp Rey’e Rüknüddevle’nin yanına kaçtı. Ebû Ali ve Rüknüddevle Sâ-mânîler ile barış yapmak zorunda kaldılar. Ebû Ali bu olaydan sonra bir salgın hastalık sırasında Rey’de Öldü (344/955) ve cenazesi Çagâniyân’a getirilerek burada defnedildi. Üstün meziyetlere sahip, cesur ve karakter sahibi bir kişi olan Emîr Ali, Avfî tarafından “emîr-i âlim ve cihân-ı ilm” unvanıyla zikredilir.
Ebû Ali’nin yerine oğlu veya torunu olduğu tahmin edilen Fahrüddevle Ebü’l-Muzaffer Muhammed geçti. Onun idaresi sırasında Ebû Ali’nin yeğeni Tâhir b. Fazl bir ara Çagâniyân bölgesine sahip oldu. Şair ve sanatkârları himaye eden, kendisi de şair ve hatip olan Tâhir b. Fazl’ın 381 (991) yılında Belh”te öldürülmesi üzerine Fahrüddevle Ebü’l-Muzaffer Muhammed tekrar Çagâniyân’] yönetmeye başladı. Şair Ferruhî-i Sîstânî, Çagâniyân’a gittiği sırada (1015! burada Fahrüddevle Ebü’l-Muzaffer hüküm sürüyordu. Dakikî ve Ferruhî-i Sîstânî gibi dönemin büyük şairleri, Gazneliler’in vasalı olarak ölen Fahrüddevle Ebü’l-Muzaffer’den övgüyle söz ederler.
Abbasî Halifesi Kâim-Biemrillâh’ın 424 (1033) yılında yöneteceği ülkelerle ilgili olarak Gazneli Sultan Mesud’a gönderdiği menşurda Çagâniyân’ın da adı geçmektedir. Bu bilgiden, Çagâniyân’ın bu tarihte Gazneliler’e tâbi bölgeler arasında yer aldığı anlaşılmaktadır. Aynı tarihte bölge, Gazneliler’in damadı ve muhtemelen Muh-tâcoğullan’ndan olan Ebü’l-Kâsım isimli bir şahsın idaresindeydi. Zaman zaman Karahanlılar’dan Ali Teginoğullan’nin bölgeye yaptıkları akınları önlemek için Türk kabilelerinden asker topladığı kaydedilen Ebü’l-Kâsım’ın 430’da (1039) genç yaşta ve geride bir vâris bırakmadan ölmesiyle Muhtâcoğulları hanedanı ortadan kalkmış oldu.
Muhtâcoğulları, İran edebiyatı tarihinde meşhur şairlerin hâmisi olarak önemli rol oynamıştır. Dakikî, Müncîk-i Tirmizî, Ferruhî-i Sîstânî ve Lebîbî gibi şairler bu hanedan hakkında methiyeler yazmışlardır. Muhtâcoğullan ilim adamlarını da himaye etmiştir. Ebû Zeyd el-Belhî Şuve-rü’1-ekölîm ve Şerhu mâ kile iî hudû-di’I-felsefe adlı eserlerini Ebû Bekir Muhammed adına kaleme almış, Ebû Ali Sel-lâmî-i Nîşâbûrî Kitâbü Ahbâri vüîâti Horasan’ı yine onun için telif etmiştir. İbn Ferîgün da CevâmFu’l-‘ulûm adlı eserini Ebû Alî adına yazmıştır.
TDV İslâm Ansiklopedisi