Münafikun Suresi Kaç Ayet, Kaçıncı Sure, Nüzul Sebebi, Hakkında Bilgi

Münâfikün sûresi. Kur’ân-ı Kerîm’in altmış üçüncü sûresi.

Medine döneminde nazil olmuştur. Mü­nafıklardan bahsedildiği için sûre Münâfıkün diye adlandırılmıştır. On bir âyet olup fasılası j harfidir. Sûrenin münafıklar hakkında nazil olan ilk sekiz âyetinin nü­zul sebebine dair çeşitli rivayetler bulun­makla birlikte İbn Kesîr’in tercihine göre 5 veya 6 (626-627) yılında vuku bulan Benî Mustalik Gazvesi sırasın­da cereyan eden şu olay üzerine indiril­miştir: Ensardan bir kişiyle bir muhacir arasında su kuyusu yüzünden çıkan tartış­mada münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selûl ensar tarafını tutmuş, muhacir­lerin kendilerini rahatsız ettiğini ileri sür­müş ve Medine’ye dönüşlerinde güçlü olan ensarın zayıf muhacirleri şehirden çıkara­cağını söylemiştir. Durumdan haberdar edilen Hz. Peygamber kendisini çağırtarak işin mahiyetini sorunca Abdullah olayı in­kâr etmiştir. Sûrenin ilk âyetleri nazil olup yalancılığı ortaya çıktığında kendisine Resûlullah’tan özür dilemesi tavsiye edilmiş­se de gururu yüzünden yanına gitmemiş­tir.

Münâfikün sûresinin muhtevasını iki bölüm halinde ele almak mümkündür. Mü­nafıkların dış görünümü ile ruhî portrele­rine temas eden birinci bölümde bildiril­diğine göre onlar yeri geldikçe yemin ederek müslüman olduklarını söyler, görünüş­leri ve konuşmalarıyla ilgi çekerler. Ancak içlerinden ya hiç inanmamış veya Mekke’­de iman ettikleri Hz. Peygamber Medine’­ye gelip menfaat ve otoritelerini ortadan kaldıracak âdil bir düzen kurunca tekrar küfre dönmüş ve müslümanları içten içe İslâm dininden uzaklaştırmaya çalışmışlar­dır. Aslında onlar hainlikleri yüzünden her bağırışı kendi aleyhlerine sanan korkaklar­dır. Bu bölümde ayrıca Abdullah b. Übeyy’in yukarıdaki sözlerine atıfta bulunulmuş ve bu çifte şahsiyetli kimselerin sakınılması gereken müslüman düşmanı oldukları ifa­de edilmiştir.[âyet 1-8]

Sûrenin ikinci bölümünde müminler, in­san fıtratında önemli bir yer işgal eden mal hırsı ve evlât sevgisinin kendilerini Allah yolundan alıkoymaması hususunda uyarılmış, ardından, durdurulması ve er­telenmesi mümkün olmayan ölüm gelip çatmadan önce Allah’ın verdiği imkânlar­dan kamu yararına harcama yapmaları (infak) istenmiştir.

Hızlı ve kapsamlı kültür değişmeleri, sos­yal hayatı büyük çapta etkileyen siyasî ha­reketlerin gerçekleştiği dönemlerde zayıf karakterli kişilerde nifak denen çifte şah­siyet psikolojisinin oluşması tarihte ve gü­nümüzde gözlemlenen bir husustur. Mü-nâfikun sûresi, Asr-ı saâdet’ten itibaren İslâm tarihinde müslüman toplumların önemli bir problemini teşkil eden nifakın teşhisi konusuna ışık tutmaktadır. Bazı tefsir kaynaklarında, “Münâfikün sûresini okuyan kimse nifaktan uzak kalır” mealin­de nakledilen hadisin mevzu oldu­ğu kabul edilmiştir.

Münâfikün süresiyle ilgili olarak Hasan Ferid Gülpâyigânî’nİn Tefsîr-i Sûre-i Mübâreke-i Cumu’a ve Tefsîr-i Sûre-i Kerîme-i Münâfikün isimli bir çalışması var­dır. Ahmet Vefa Temel, Mü-nâükûn Sûresi Tefsiri ve Tasvir Ettiği Münâiık Karakteri adıyla bir yüksek li­sans çalışması yapmıştır.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski