Tanrı Kayrası
İnsan yaratılmış bir varlık olduğundan yetenekleri sınırlıdır, bütün gerçekleri kavrayabilecek nitelikte değildir. Özellikle tanrısal gerçekler kişideki kavrayış gücünü aşar. Tanrı, kendi özgür istenciyle, yoktan varettiği kişiye bütün gerçekleri anlama olanağı vermemiştir; ona yalnız gideceği yolu göstermiş, yaşadığı sürece uygulaması gereken kuralları bildirmiştir, inanan kişi bu kurallara, arınmış, kuşkudan uzak bir gönülle bağlanırsa, Tanrı buyruklarını eksiksiz yerine getirirse mutluluğa varan yola girmiş olur. Bu yolun bulunması tanrısal gerçeğe varmanın ilk aşamasıdır.
Tanrı, kendi yolundan gideni, buyruklarına uyanı, kendini seveni sever; ona bütün eylemlerinde yardımcı olur, onu suça iten etkilerden korur. Tanrı’mn bu koruyucu,doğru yola götürücü, gerçeği kavramaya elverişli yardımına “Tanrı kayrası ” denir. Tanrı kayrası görünmeyen, yalnız uyancı, aydınlatıcı, yönlendirici bir duyuş niteliğinde kişinin içine doğan yoğun bir güçtür. Bu gücün doğmasını sağlayan eylem de, kaynağını Yesevîlik’te bulan, “içekapanış”yöntemidir. inanan kişi Tann’nın Kuran’la, peygamberin hadisle bildirdiği yolda yürüyerek Şeriatın bütün gereklerini yerine getirir. İslam dininin namaz, oruç, hac, zekât, kelime-i şahadet (Tann’mn birliğine inanma) gibi beş koşuluna eksiksiz uyar, gereğini yapar. Tanrı, kendisini seven “iyi” kulunun dileklerini yerine getirerek, ona yardımcı ışığını gönderir, içini aydınlatır.
Tanrı kayrasını kazanan kişinin ölümden sonra başlayacağına inanılan ölümsüz yaşamı mutluluk ve kıvanç içinde geçer. Geçici bir nitelik taşıyan madde evreni silinir, gövdeden aynlan ruh ölümsüzlük evrenine yükselir. Tann kayrasını kazanmanın değişik aşamalan vardır: Gerçeğe ulaşma; bilinmeyeni bir seziş bütünlüğü içinde bilme; gövdeyle ilgili acılardan, mutsuzluk yaratan eylemlerden etkilenmeme; doğaüstü sayılan kimi varlıklann özünü kavrama; olağanüstü başanlar gösterme; zaman ve mekânla bağlantılı olmama (eş zaman içinde iki ayn yerde birden görünme); geleceği bilme; görünmeyeni görme gibi.
Ahmed Rifaî’nin kurduğu “Rifaîlik” adlı tarikatın temelini oluşturan törenler arasında dayanılmaz acılara katlanmak, gövdeyle ilgili ağn-lar karşısında ilgisiz kalmak gibi olaylann Tann kayrası sonucu ortaya çıktığı inancı yaygındır. Dayanılmaz acılara katlanma eylemi Ahmed Rifaî’nin inanç evreninde bir olgunlaşma olayıdır. Bu olayın kökeninde eski İran’da ortaya çıkan ve ateşin kutsallığına inanan Zerdüşt inançlanmn etkisi görülmektedir.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi