Mutluluk (Eudaimonia) -Felsefe-

Mutluluk (Eudaimonia)

İlk Çağ düşüncesinde mutluluğu yaşamın ereği edinen, ancak onun tanımında, birbirinden ayrı görüşler ileri süren iki felsefe çığın vardır: Biri Antisthenes’in , Sokrateşçi yaşama anlayışından esinlenerek, yeni yorumlarla geliştirdiği duyu gereksinmelerine belli kısıtlamalar getiren görüşü. İkincisi, Antisthenes’in düşüncelerine bir tepki olarak ortaya çıkan, duyu gereksinmelerine sınır tanımayan, onun çağdaşı Aristippos’un anlayışı.

Yaşamı mutluluğa ulaşma olarak yorumlayan bu iki görüşten yola çıkan düşünce çığırlan, insanı, insan davranışlannı konu edinir. Aristippos’un haz (hedone) kavramıyla dile gelen görüşüne karşılık Antisthenes mutluluk (eudai-monia) sözcüğünü vurgulamıştır. Mutluluk bir davranış biçimi, bir eylem yöntemi değil bir erektir; yaşanan süre içinde ulaşılmasına çalışılan en yüksek doyum aşamasıdır. Bu ereğe varabilmenin belli koşullan, belli ilkeleri vardır. Antisthenes’in bir istenç varlığı olarak anladığı insanın mutluluğu bu istence, us ilkelerine aykm gelen bütün gereksinmelerden, duyulara özgü eğilimlerden, tutkulardan, yaşanan evrenle ilgili kıvanışlardan kaçınmayı gerektirir. Aristippos’un anladığı mutluluk ise bunun büsbütün karşıtıdır; yaşanan evrenle, duyularla, gününü gün etmekle bağlantılı eğilimlerin, tutkuların, isteklerin yerine getirilmesini, elden geldiğince sıkıntısız, acısız yaşamayı içerir. Felsefe okullarının sayısınca mutluluk anlayışının bulunduğu, bilgeden bilgeye değişen yorumlarla yeni yeni görüşlerin ortaya çıktığı ilk Çağ’da, yaşanan gerçeklerle düşünülenler arasında bir bağlantının kurulması uzun süre tartışılan bir sorun olmuştur. Buna karşın mutluluğa genel geçerlik taşıyacak kesin bir tanım getirilememiştir.

Mutlulukla ilgili bu iki karşıt görüş, sonraki dönemlerde, Epikuros’u, Stoa Okulu’nu, özellikle Roma Stoası’nı etkilemiş, yeni yorumların ileri sürülmesine yol açmıştır. Epikuros mutluluğu bir içdinginliği, olgunluğun en yüksek aşamasına varan bir doymuşluk olarak nitelemiş; Roma Stoası ise yaşamayı istencin denetimi altında tutma, bütün eylemlerde, davranışlarda istenç egemenliğini sağlama olarak anlamıştır. Hıristiyan dininin ortaya çıkışından sonra mutluluk inancı, Incil’in önerilerine uyarak yaşama, evrenle ilgili bütün kıvanışlardan, tatlardan, eğlencelerden, eğilimlerden, isteklerden yüzçevirme, yalnız Tanrı ’ya, tannsal evrene bağlanma olarak açıklanmıştır. Bu mutluluk anlayışını daha sonra İslam dini de olduğu gibi benimsemiştir. Orta Çağ’m bu dinci, öteevrene yönelik mutluluk anlayışı, Rönesans’ta yaşanan gerçeklerle, evrenle, us ilkeleriyle bağdaştırılmış; yaşananla düşünülen arasında uyum kurulmaya çalışılmıştır, insan, bir us varlığı olarak, yaşadığı evreni de, düşündüğü evreni de belli ölçülere göre anlama, açıklama gereğinde kaldığı sürece mutluluk kavramının tanımı değişmiştir.

Rönesans’tan sonra, özellikle Aydınlanma Çağı’nda, Yeni Çağ’da mutluluk, istenç, us gibi yönetici, yönlendirici yetilerin varlık alanına itilmiş; Kant mutlulukla görev arasındaki dengeyi, duyulann ve istencin denetimi dışında kalan eğilimlerin ortamında aramış,soruna bambaşka bir içerik kazandırmıştır. Kant’tan sonra gelen Alman idealistleri mutluluk kavramım, insan varlığının temel ilkelerine göre yorumlayarak,“iyi”, “doğru”, “güzel” ideleri çerçevesinde görmüştür. Bu yeni görüş, az da olsa, Sokrates,-Platon-Aristoteles üçlüsünün geliştirdiği anlayışa bir dönüştü. Mutluluğu,; çözüm bekleyen bir felsefe sorunu olarak ele alan rasyonalist-idealist felsefe öğretilerinin dışında önemli bir konu niteliğinde işleyen düşünürlerin sayısı az değildir; her çağ, her çevre kendine göre bir mutluluk anlayışı getirmiştir. Çağımızda ise, mutluluk, bireyle toplum arasındaki karşılıklı varlık ilişkilerinin gerekli bir sonucu diye görülmektedir. Özellikle toplumcu düşünce çığırlan, bu soruna, birey değil de toplum açısından, bireyin toplumdaki yeri, durumu bakımından yaklaşma eğilimindedir. Onlara göre bireyin mutluluğu toplumunkinden, toplumun mutluluğu da onu oluşturan bireylerin toplamının mutluluğundan ayrı tutulamaz.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski