Dünya Ekonomisi ve Emperyalizm (Buharin)

Dünya Ekonomisi ve Emperyalizm

Buharin’itı Dünya Ekonomisi ve Emperyalizm adlı kitabı 20.yy kapitalizminin eleştirel bir analizini içerir. Ona göre dünya ekonomisi “dünyanın bütününü kucaklayan üretim ilişkilerinin ve bunlara karşı gelen mübadele ilişkilerinin oluşturduğu bir sistem”dir; farklı ulusal sermayelerin birbirleriyle karşılıklı ilişki içinde oluşturdukları uluslararası bir bütündür. Dünya ekonomisi kendi içinde bir işbölümü içerir. Bu işbölümü ilk olarak farklı ulusal ekonomilerin içinde yer aldıkları doğal çevrelerin farklılığından kaynaklanmaktadır. Ancak kapitalizm geliştikçe, üretici güçlerin eşit olmayan gelişmelerinin doğurduğu farklılıklara oranla doğal çevre farklılıkları arka planda kalır. Toplumsal işbölümünün ayrılmaz bir parçası olan kır-kent arasındaki farklılaşma dünya ölçeğinde de gerçekleşir; dünya, tarımsal ürünler ithal edip sanayi ürünleri ihraç eden gelişmiş sanayi ülkeleri ve sanayi ürünleri ithal edip tarımsal ürünler ihraç eden azgelişmiş ülkeler olmak üzere ikiye ayrılır. Dünya pazarı farklı iktisadi yapıların karşılıklı etkileşimine olanak sağlayarak ulusal pazarın milli ekonomiler için yerine getirdiği işlevi uluslararası çapta gerçekleştirir. Böylece nasıl ürünler için ulusal fiyatlar oluşuyorsa dünya fiyatları da oluşur. Bir ülke içinde nasıl ulusal tek bir ücrete doğru bir eğilim varsa, dünya çapındaki işgücü göçü de böyie bir eğilimi temsil eder. Uluslararası sermaye dolaşımı da aynı şekilde kâr oranlarının eşitlenmesi yönünde bir evrim gösterir. Nakdi sermayenin gelişimi uluslararası faiz ve iskonto oranlarının eşitlenmesi yönündedir.

Ancak dünya ekonomisi homojen bir yapıya sahip değildir. Kapitalist üretimin anarşik niteliği zorunlu olarak ulusal ekonomiler arasındaki mücadeleyi beraberinde getirir. Kapitalist devletler dünya pazarlarını ve hammadde kaynaklarını ele geçirmek için sert bir rekabete girişirler. Pazarlar daraldıkça, ulusal sermayeler arasındaki çatışmalar askeri çözümlere başvurulmasını gerektirir. Böylece emperyalizm 20.yy kapitalizminin ayrılmaz bir parçası haline gelir. Sanayi sermayesiyle banka sermayesinin birleşmesinden oluşan mali sermaye ulusal ekonomilere olduğu kadar dünya ekonomisine de egemen olur.

Emperyalizm döneminde, serbest rekabetin yerini tekelci uygulamalar ve korumacı iktisat politikaları alır. Her gidişmiş ulusal ekonomi bir ulusal devlet tröstüne dönüşür. Küçük tröstler arasındaki mücadelenin yerini büyük tröstler arasındaki mücadeleler alır. Karteller, sanayi sendikaları ve banka konsorsiyumları uluslararası bir etkinlik kazanırlar. Ancak bu uluslararası örgütlenmeler ulusal sermaye gruplarının banş ve uyum içinde, yaşamasını sağlamaktan uzak olup geçici birlihler niteliğindedir. Uluslararası sermayenin merkezileşme eğilimi kendisiyle çelişen bir toplumsal-politik eğilimle karşı karşıya gelir ve kapitalist olmayan bir çözüm yoluyla son bulur.

Emperyalizm döneminde kapitalist ülkelerde mali oligarşi iktidarın denetimini eline geçirmiştir. Hükümetler gitgide bu kesimin yürütme organı haline gelmektedir. Demokratik ve liberal eğilimler yerlerini’ otoriter eğilimlere bırakmaktadır. Parlamentolar işveren örgütleri tarafından önceden alman kararların onaylandığı dekor kurumlar haline gelmiştir. Militarizm dünya egemenliğini ele geçirmek isteyen mali grupların dolaysız aracıdır. Toplum hayatı gün geçtikçe askerileştirdi nektedir. Savaşlar sermayenin merkezileşmesi) lin artması ve mali sermayenin devletle bütünleşmesi ile sonuçlanmaktadır.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski