ERIUGENA, John Scotus (810-875) İrlandalı filozof ve tanrıbilimci. Orta Çağ’daki karanlık dönemin en önemli ve özgün düşünürü olarak Yeni-Platoncu bir yaklaşımla tümtanrıcı sonuçlara ulaşmıştır.
John Scotus Eriugena’nın yaşamı üzerine bilgi sınırlıdır. İrlanda’da doğup büyüdüğü ve oradaki bir manastırda öğrenim gördüğü söylenir. 847’de Kral Il.Charles’ın çağrısı üzerine Fransa’ya gitti ve Charlemagne’m kurduğu Paris’teki saray okulunda (Palatine Okulu) ders verdi. Burada bir tanrıbilimsel tartışmaya karışarak, sıkı kaderciliği sınırlamak çabası içinde, Kilise’ce aykırı bulunan bir kitap yazdı. 1225’te bu kitap Papa III. Honorius tarafından ilk kez yasaklanmış ve yaktırılmış olduğundan günümüze kalmamıştır. Eriugena bundan sonra kimi Yunanca yapıtları Latince’ye çevirmiş ve en önemli kitabı olan De divisione naturae’yı (“Doğanın Bölümleri Üzerine”) yazmıştır. 875’te Malmesbury’deki bir manastırın başına getirildiği ve oradaki keşişlerce öldürüldüğü söylenir.
Büyük Kavimler Göçü’nün getirdiği yıkım ortamından kaçan kimi Avrupalı bilgeler İrlanda’ya sığınmış ve oradaki manastırlarda Eski Yunanca eğitimini sürdürerek, çağın karanlığı içinde geçmiş yüzyıllar uygarlığını yaşatan birkaç odaktan birini oluşturmuşlardı. Burada yetişen Eriugena, o günün Avrupa’sında ender görülen düzeyde bir Eski Yunanca bilgisine ulaşmıştı. 5.yy sonlarında ortaya çıkan ve ilk Atina piskoposu Dionysos’a (Areopagita) yüklenen kimi yazılar Yeni-Platoncu görüşlerle doluydu. Gerçekte Dionysos’un olduğu kuşkulu olan bu yazılar Eriugena’nın yaşadığı dönemde çok etkili olmuştur. Bunları Latince’ye çeviren Eriugena, Yeni-Platonculuk’u kendi düşüncesine temel yapmış ve De divisione naturae’da geliştirmiştir.
Doğa, var olan ve var olmayan
Ona göre gerçekliğin tümü olan doğa, “var olan” ve “var olmayan” nesnelerin toplamıdır. Var olmayan nesneler, onun için, yoklukla özdeş değildir. Varlık ve yokluk arasında bulunan var olmayan nesnelere l)günahkâr insan, 2) değişim içindeki tikeller, 3) henüz aktüele dönüşmemiş potansiyel varlık ve 4) anlağı-aşan her şeyi kapsayan dört ulam girer. Anlağın kavrayabildikleri var olan nesnelerdir. Tanrı, var olmayanlardan; bir başka deyişle varlığı aşan, onun ötesinde bulunanlardandır. Bundan dolayı, Tanrı anlakça kavranamaz. Öyle ise, Eriugena, Tanrı’nın yaratıcılığını, iyiliğini, yetkinliğini öne sürmenin ne tam doğru, ne de tam yanlış olduğunu düşünür. Tanrı için söylenen her olumlu sözün, bir olumsuz yüklemle dengelenmedikçe yanıltıcı olduğunu söyler. Buna karşılık, Tanrı’ya yalnızca olumsuz nitelikler yüklemek de yanılgıya götürür. İşte bu nedenle Tanrı için bir açıdan var derken, bir başka açıdan onun var olmadığını belirtir. Ancak Tanrı için var olmamak yokluk değil, varlığın üzerinde olmak, varlığı aşmaktır. Aynı anlamda Tanrı hem iyi, hem de iyi değildir. Oysa ona iyi değil demek, kötü demek değil, iyilik üstü, iyiliği aşan demektir. Eriugena’ya göre Tanrı’yı niteleyen tüm olumlu önermeler olumsuzlarıyla, tüm olumsuzlar da olumlularıyla tamamlanmalıdır. Ancak, Tanrı’yı böyle hep çifte bildirimlerle nitelemek yerine, bunların bileşimi olan “üstü” kavramını (süper) kullanır. Bir başka deyişle, “Tanrı iyidir, ancak iyi değildir” demek “Tanrı iyi-üstüdür” deme.k ile özdeştir. Bu düşünceleriyle Eriugena, Augustinus’un Tanrı niteliklerini sonsuzlukla kavrayışına koşut, ama özdeş olmayan bir noktaya gelmiştir.
Evren anlağı
Eriugena, Yeni-Platoncu ve Augustinuscu öğretilerin bir çoğunu doğrudan benimser: Tanrı her şeyin başı ve sonudur. Her şey O’ndan gelir. O’nda varolur ve yine O’na döner. O, evreni yokluktan varetmiştir. Kendi nedeni olmayan, her şeyin ilk nedeni, Tanrı’dır. O, kendi yaratılmamış bir yaratıcıdır. Evreni, anlığındaki evrensel bir tasarıma (Logos) göre yaratmıştır. Bu yaratı, kendi varlığının dile gelmesidir. Doğa, (Logos olarak) yaratılmış bir yaratıcıdır. Öte yandan yine doğa, (Logos’un yaratısı olarak) yaratılmış ve kendi yaratamayan bir varlıktır. Tanrı yaratının son ereği olduğundan her şey ona dönerek, onun varlığında sonsuzluğa erişecektir.
Tanrı ve Yaratma
Tanrı evreni yaratmışsa, bu yaratış için devinmiş 4 olması zorunludur. Oysa, Tanrı kendi devinmeyen bir neden olarak tanımlanmıştır. Devindirilemez olan Tanrı’nın devindiğini söylemek çelişik değil midir? Eriugena, bu çelişkiden, Tanrı’nın evreni aşan ve onun ötesinde bir varlık olduğu savını yadsıyarak kurtulur. Tanrı ve evreni, yani doğayı bir sayar. Bu Tümtanrıcılık’a (Panteizm) göre, Tanrı’dan kaynaklanan ve onun görünümü olan evren ondan farklı değildir. Evren Tanrı’nın yaşayan giysisidir: O yarattığında, yarattığı da onda varolur. Ancak Eriugena’ mnki kesin ve katı bir Tümtanrıcılık değildir: Tanrı’ nın evrene aşkın olduğu da doğrudur, çünkü onda doğada dilçgelenden daha çoğu bulunur. İşte Tanrı, bu dilegelişin ardında kalan yönleriyle anlak için kavranamayandır, dolayısıyla da var olmayandır.
Tüm evrenin varlığı gerçekte Tanrı’nın varlığı olduğuna göre, Tanrısal aşamalar olarak doğanın dört bölümünden sözedilebilir: 1) Yaratılmamış ve yaratan doğa. Bu, salt yaratma gücü durumundaki açılmamış görünümü olarak Tanrı’dır. 2) Yaratılmış ve yaratan doğa. Bu, Tanrı’mn tasarımları olarak formlardır (idealar). 3) Yaratılmış ve yaratamayan doğa. Bunlar sonlu, fiziksel nitelikleriyle tanınan varlıkları oluşturur. 4) Ne yaratan ne de yaratılmış olan doğa. Bu da her şeyin önünde sonunda kendisine döndüğü, saltık, değişmez, devinmez bir son erek olarak Tanrı’dır. Bu bölümler Tanrı’nın, bir görünümü olarak doğa’yı ürettiğini, ancak ürettiğiyle özdeş olarak sonunda kendine döndüğünü gösterir.
John Scotus Eriugena’nm düşüncesi tüm Orta Çağ için eşine ender rastlanan bir özgürlük ve ussallık gösterir. Bu ussallık boyutu, yani Hıristiyan öğretilerini usla temellendirme çabası açısından Skolastik’in müjdecisi sayılabilir. Aynı açıdan, Orta Çağ gerçekçiliğinin temelleri de onun düşüncesinde bulunabilir. Oysa özgür ve bağımsız görüşleri kiliseninkinden uzak kalmış ve Hıristiyan düşünürlerince benimsenmemiş, Augustinus kendisine yeğlenmiştir.
• YAPITLAR (başlıca): De divisione naturae, 870, (“Doğanın Bölümleri Üzerine”).
• KAYNAKLAR: E. Brehier, La Philosophie du Moyen Age, 1937; M.Cappuyns, ]ean Scot Erigene, sa vie, son oeuvre, sa pensee, 1923; E.Gilson, The Spirit of Medieval Philosophy, 1936.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi